ust_banner

sol_blok

ANA SAYFA
 
KURAN-I KERİM

HADİSLER
İNCELEME - ARAŞTIRMA
GÜNDEM YAZILAR
BAŞKA HAKİKATLER
MİFTAHU'L-CENNEH
(Cennetin Anahtarı)
<< Tamamını Oku >>
 
EKÜMENİK KUTSAL KİTAP
<< Tamamını Oku >>

Apokrif Kitaplar

Kitab-ı Mukaddes
 
Linkler
İletişim

"(Resûlüm) de ki:
Ey Ehl-i Kitap!
(Yahudi ve Hıristiyanlar!) Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyiniz." (Âl-i İmran S., 64)

HZ. OSMAN ZAMANINDA İSTİNSAH EDİLEN
MUSHAFLAR ŞİMDİ NEREDEDİR?

Prof. M. Tayyib Okiç , şu bilgileri vermektedir:

" Hz.Osman tarafından muhtelif bölge merkezlerine gön­­derilen mushaflardan üçü hakkında bilgi vermek müm­kün­dür:

Şam'a gönderilen mushaf

Yedinci ve sekizinci (hicri) asırlarda görülmüştür. Bu nüs­­ha­yı bizzat gören sekizinci asrın meşhur alimi İbnu Kesir (774/1373) , bunun 518 hicri (1124) tarihlerine doğru Tabe­riy­ye şehrinden Dımaşk 'a(Şam'a) nakledildiğini söylemektedir. (Tefsir-i İbnu Kesir Zeyli, s.15) [Yaklaşık 700 yıl önce yaşa­mış, İbnu kesir (1301-1373)'in meşhur tefsiri bugün elimizde ol­du­ğuna ve mevcut Kur'an'daki aynı ayetleri kelimesi kelimesine tefsir ettiği bilindiğine göre demek ki; Kur'an bize kadar müteselsilen ulaşmıştır ve hiçbir şüpheye asla mahal yoktur.]

Şibli Numani (1914) , bu nüshanın Sultan İİ. Abdül­hamid (1918) zamanında bir yangın esnasında yandığını söylüyorsa da ez-Zencani ve Abdülvahab Hamuda 'ya göre; bunun, ev­velce Petersburg'da olup da şimdi İngiltere'ye nak­ledil­miş bulunan nüshanın aynısı olduğu kuvvetle muhte­mel­dir. Diğer taraftan meşhur Türk mütefekkiri merhum Musa Carullah (1369/1949) , merhum Ömer Rıza Doğrul 'a gönderdiği bir mektupta; evvelce Semerkant 'ta iken sonradan Petersburg 'a nakledilen bu nüshanın, 1923'de Taşkent 'teki Bey­lerbeyi Camii 'ne kaldırıldığını yazmaktadır.

Medine'de 'el-Mescidü'n-Nebevi'de bulunan nüsha

Bu nüshanın ise, 654 (1356) tarihinde vuku bulan yan­gın­dan kurtulduğunu es-Samhudi 'den öğreniyoruz. Musa Ca­rullah 'a göre; bu nüsha, orada bugüne kadar muhafaza edil­miştir. Osman Keskioğlu , aynı mushafla ilgili olarak; "Mu­sa Carullah Bilgi, 1930'da Bolşeviklerin Rusyasından kaç­tıktan sonra yakın ve uzak şarkta dolaşırken Kur'an ve mushafa ait epeyce tahkikat yapmış, bunları Hindistan'da neşretmiştir. Mez­kur nüshanın Medine'de Ravza-i Mudah­he­ra'da mahfuz bu­lunduğunu, Medine-i Münevvere'de mü­ca­virliği esnasında eseri orada gördüğünü söylemektedir," (O. Keskioğlu, Kur'an Tefsiri, s.247) de­­mektedir.

Basra Mushafı

Şibli tarafından zikredilen bir rivayete göre; Kurtuba 'ya, oradan Portekiz 'e ve daha sonra Fas 'a getirilmiş ve burada uzun zaman kalmıştır. Bu mushafın, şehadetine tegaddüm eden anlarda bizzat Hz.Osman tarafından okunan nüsha ol­duğu ve hatta üzerinde kan lekeleri bulunduğu hakkında da bazı rivayetler vardır. İbnu Batuta (779/1377) 'nın ifadesi­ne göre, bu kan lekelerini havi nüsha, sekizinci asra kadar mevcut idi." (İlahiyat Fak.Usul-ü Tefsir Notları, s.51)

Bütün bu bilgilerden şu sonuca varıyoruz: Demek ki; Kur'­an'ın derlenip çoğaltılan ilk nüshaları, asırlar boyu ti­tizlikle muhafaza edilmiş ve o nüshalara uygun olarak mil­yon­larca çoğaltılıp dünyanın dört bir yanına yayılmıştır. Sa­yı­ları her geçen yıl katlanarak artan ve milyonları bulan hafızlarca ezberlenmiş, hem metin olarak hem de dilden dile/gönülden gönüle günümüze kadar gelmiş ve ilanihaye aynı metodla devam edeceğine şüphe yoktur.

Bugün yeryüzünde baskısı bulunan milyonlarca Kur'­an'­ın tek bir harfine kadar aynı olması, onun asla değiştirile­me­­diği hakkında bize bir kanaat vermiyor mu? Böyle bir sağlamlık ve yücelik, insanlık tarihi boyunca hiçbir kitaba nasip olmamıştır ve olmayacaktır da!..
 
alt_banner