ust_banner

sol_blok

ANA SAYFA
 
KURAN-I KERİM

HADİSLER
İNCELEME - ARAŞTIRMA
GÜNDEM YAZILAR
BAŞKA HAKİKATLER
MİFTAHU'L-CENNEH
(Cennetin Anahtarı)
<< Tamamını Oku >>
 
EKÜMENİK KUTSAL KİTAP
<< Tamamını Oku >>

Apokrif Kitaplar

Kitab-ı Mukaddes
 
Linkler
İletişim

"(Resûlüm) de ki:
Ey Ehl-i Kitap!
(Yahudi ve Hıristiyanlar!) Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyiniz." (Âl-i İmran S., 64)

Buas hikayelerine kanmayın

Bakan teşekkür edip ayrıldıktan sonra, Hoca'nın çevresindeki kalabalık, yeni katılımlarla biraz daha genişleyip canlandı. Ardı ardına gelen sorulara, bıkmadan usanmadan uzun açıklamalarla cevaplar yetiştiriyor, çoğunluk kendisini kah başlarını sallayarak, kah türlü jest ve mimiklerle veya "Evet", "Haklısınız! " Doğru Vallahi!" gibi kısa sözcüklerle onaylıyorlardı.

Gerçi Hoca'nın söylediklerine katılmayanlar, duyduklarından hoşlanmayanlar da yok değildi ama, onlar da biraz açıklamaların genel kabul görmesinden, biraz da Hocanın hazırcevaplığından ve doğru bildiği şeyi sözünü sakınmadan söylemesinden çekindiklerinden karşı bir itiraz geliştiremiyorlar, sadece burun kıvırıp gruptan ayrılmayı yeğliyorlardı. Ayrılanların yeri, yeni gelen meraklılarla fazlasıyla dolduruluyor, grup gittikçe büyüyordu.

"Pis Araplar, bizi arkadan vurdu..."


Konuşmaları başından beri dikkatle ve belli bir huzursuzlukla dinleyen, arada bir de yüzü renkten renge giren orta yaşlı tıknaz bir zat, son derece saygılı, fakat ürkek ve titrek bir ses tonuyla Hoca'nın sözünü kesti:

- Efendim, başından beri konuşmalarınıza kulak misafiri oluyorum. Anlattıklarınız beni adeta çarptı. Hatta arada bir konuşmalarınızın bazı yerlerine itiraz etmeyi de düşündüm. Ama sonunda, şimdiye kadar ne büyük bir yanılgı içerisinde olduğumu anladım. Ben gazeteciyim. Oldukça yüksek tirajlı bir Arapça gazetenin de köşe yazarıyım. Türkler konusunda ben de, çoğu yabancı kaynaklardan edindiğim yalan yanlış bilgilerle sayısız yazı yazdım.

Maalesef bunları hiçbir elekten ve süzgeçten de geçirmeden bire bin katarak yazılarımda kullandım. Şimdi yazdıklarımı düşünüyorum da, içimi derin bir üzüntü ve pişmanlık kaplıyor. Keşke elime hiç kalem almamış, hiçbir yazı yazmamış olsaydım, diyorum.
Kahredici bir pişmanlık yaşadığı yüzünden, halinden, tavrından açıkça okunabilen, herkesin önünde bunu ilan etmekten de çekinmeyen bu yürekli zatın üzüntüsü, Hoca'ya da sirayet etmişti.

Çok hassas ve duygulu bir insan olan Ali Yakup Hoca, önce ne yapacağını, ne söyleyeceğini şaşırdı. Bu cesur adama, bir iki adım daha yaklaşarak, sağ elini onun sol omzunun üzerine koyup, üzüntülü, ama cesaretini de takdir eden gözlerle gözlerine baktı. Hem pek çok kimsenin farkına varmadan içine düştüğü bu vahim hatadan dolayı kendisini az çok teselli etmek, hem de çok önemli bulduğu bu konuda, biraz daha fazla uyarmak ve açıklayıcı bilgi verme ihtiyacını duydu. Kısa ama etkileyici bir sessizliğin ardından , yavaş yavaş ağzından yeniden kelimeler dökülmeye başladı:

- Ne yazık ki, bu maksatlı haber ve propagandaların etkisinde kalan, yalnız siz değilsiniz! Birileri size " Asırlarca Türk'ler sizi sömürdü. Size zulmetti, haksızlık yaptı." diyorlar;

Türk'lere de "Pis Araplar, sizi arkadan vurdu." diyorlar. Her iki tarafın eli kalem tutan, ağzı laf yapan sözde aydınları, bu haberlerin aslını astarını, önünü sonunu, hangi amaca yönelik olduğunu araştırmadan, bire bin katarak, karşı tarafa verip veriştiriyorlar. Cahil halkın ve yeni nesillerin gönüllerine habire yeni düşmanlık, kin ve fitne tohumları ekiyorlar. Milletlerine ve geleceklerine en büyük kötülüğü yapıyorlar. Ben bu tür hikayeleri, yazılıp çizilenleri "Modern Buas Hikayeleri" olarak nitelendiriyorum. Zannederim Buas Harplerini ve bunlarla ilgili hikayeleri bilirsiniz, değil mi?

- Evet Efendim, biraz biliyorum ama kendi yorumunuzla bir de sizden dinlesem fena olmaz! Çünkü sizi dinlerken çok iyi bildiğimi sandığım şeylerin bile, hiç de benim bildiğim gibi olmadığını anlıyorum.

 
alt_banner