ust_banner

sol_blok

ANA SAYFA
 
KURAN-I KERİM

HADİSLER
İNCELEME - ARAŞTIRMA
GÜNDEM YAZILAR
BAŞKA HAKİKATLER
MİFTAHU'L-CENNEH
(Cennetin Anahtarı)
<< Tamamını Oku >>
 
EKÜMENİK KUTSAL KİTAP
<< Tamamını Oku >>

Apokrif Kitaplar

Kitab-ı Mukaddes
 
Linkler
İletişim

"(Resûlüm) de ki:
Ey Ehl-i Kitap!
(Yahudi ve Hıristiyanlar!) Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyiniz." (Âl-i İmran S., 64)

ÜÇÜNCÜ M A K A B E L İ L E R
(Veya Başkâhin Şemon’un Kitabı)
( Ali Bey’in 1664-’65 Orijinal Osmanlıca Çevirisi Revizyonu )

1.Bölüm: Filapator'un kızkardeşi Arsinova ile kavgası. Thedotus'un Poteleme'yi haince öldürmek istemesi. Arsinova'nın askerleri yüreklendirmesi ve Filipator'un zaferi.
1*Filopator dönen kimselerden Antiyoko’dan ele geçirdikleri yerlerin alındığını haber aldı ve bunu kendi yaya ile süvarilerine bildirdi. 2*Bunun üzerine kızkardeşi Arsino’yu da alıp Rafaye vilayetlerine yakın olan yerlere yürüdü. Çünkü Antiyoko’nun askerleri orada orduyu kurmuşlardı. 3*Teudoto adındaki kişi, bu işi pusuyla bitireceğini sanıyordu. - Ptolemo ona (Arsino’ya) bıraktığı usta silahçıları almıştı. Gece Ptolemo’nun çadırını bastı ki, onu habersiz iken öldürsün ve cengi bitirsin. 4*Ama Drisilo oğlu Dosito adındaki kişi ki, Yahudi soyundan idi; ama sonra dinden dönek ve atalarının sünnetlerinden uzak kaldı. Onu başka bir yere götürüp çadırda bir alçağı yatırdı ve onun yerine cezasını çekti. 5*Ondan sonra çok büyük cenge giriştiler. Antiyoko tarafından çok şiddetli dövüşülürken, Arsino askerlerin çevresinde saçı başı dağılmış ve gözleri yaşlarla dolmuş olarak dolaşıyor; kendisine, çocuklarına ve kadınlarına bağışlamalarını yalvarıyordu. Eğer galip gelirlerse onların her birisine ikişer mına altın vereceğini söyledi. 6*Bundan sonra düşmanlar döğüşte bozuldular ve onların birçoğu da tutsak oldu. 7*Ondan sonra o pusulara galip olup yakın olan şehirlere gitti ve onlara öğüt vermeyi uygun buldu. Bunları yaptıktan ve kalelere hediyeler verdikten sonra halkın gönlünü kazandı. 8*Yahudiler, akiller meclisinden Filipotor’a ‘şeyhler’ gönderip ona selam etmelerini ve armağanlar vererek bu olay için kutlamalarını istedi ki, onlara çabucak gitmek istiyordu. 9*Böylece kutsal Kudüs’e gelip büyük Allah’a kurbanlar sundu ve şükrederek o yerin ayinlerine göre bazı işleri yerine getirdi. 10*O yere geldiğinde; ününe ve süslemelerine hayret etti! Ve Tapınağın(1) sanatsal yapısına şaşırıp içeriye girmek istedi. 11*Onlar da: ‘Buna izin yok! Çünkü ne halkımızdan olanlara, ne de imamlara izin var’(2) dediklerinde yine de kabul etmedi. 12*Önünde Tevrat okunduysa da: ‘Kesinlikle oraya gireceğim, diye içeriye sokulmaktan vazgeçmedi ve: - Eğer onlar bu onurdan yoksun olsalar bile bu beni bağlamaz. Çünkü şimdiye dek herhangi bir vilayete gittiğimde, put evlerine girmeme neden bana kimse engel olmadı? Dedi. 13*Oradakilerden biri umursamaksızın yanıtlayıp: - Eğer böyle olmuşsa!? Deyince, o da: - Neden gönlümce girmeyim ki? Dedi. 14*Bunun üzerine tüm imamlar, giysileriyle kendilerini yere attılar ve yüce Allah’a dua ettiler ki, onların büyük gereksimine büyük kurtarış versin. İçeriye zorla girmek isteyenin eylemini kurutsun. Ve Tapınağı acı ağlayışla doldururken, şehirde kalanlar şaşırıp ne olduğunu bilmeden sıçradılar. 15*Evde saklanmış kızlar da emzikli kadınlarla dışarıya döküldüler. Başlarına toz ve kül saçarak sokakları acı ağlayışlarla dolduruyorlardı. 16*Diğerleri yeniden salıverilmişlerdi. Kendilerini karşılamaya hazır olanları ve kendilerine ait utançları bırakarak şehirde karmakarışık koşuşuyorlardı. 17*Yeni doğum yapmış, analar ve çocuk bakıcıları tazecik çocuklarını orada burada bırakıp kimi evden eve, kimi de sokaklardan büyük Tapınağa engellenemez yürüyüşle toplanıyorlardı. 18*Onun yasak şeye el uzattığına karşı bir yere toplanmış insanların duası türlü türlüydü. 19*Bu yüzden şehirliler cesaretle onun direnmesine ve niyetini tamamlamasına dayanamayıp silahlandılar. Vatanları ve Tanrı yasası için mert olmalarını söyleyip o yerde büyük çarpışmayı yeğlediler. 20*Ama imamlardan (kâhinlerden) ve yaşlılardan güçlükle yatıştırılarak, önceden dua ettikleri yere döndüler. 21*Şimdi halk önceden yaptığı gibi duayla oyalanıyordu. Kralın çevresinde olan şeyhler ise onun kibirli yüreğini ve her türlü niyetinden vazgeçirmeye çalışıyorlardı. 22*O ise inatla onları küçümsedi: ‘Kesinlikle gireceğim. Bir kez söylediğim söz yerine gelmelidir’ diyordu. 23*Bu yüzden kralın çevresinde olanlar bu durumu görünce; bizimkilerle beraber, O tüm hükümetlerin sahibinden, bu duruma yardım edip yasaklanmış olan, bu kibirli eyleme dur demesini istiyorlardı. 24*Sonunda, çok kavgalarla halkın izdihamının tuhaf sesinden, acayip bir çağrıya dönüşmüştü. 25*Yalnız insanlar değil, belki duvarlar ve tüm yeryüzü sanki çınlıyordu. Çünkü hepisi o yerde namusları kaybetmektense ölmeyi yeğliyordu.
(1)Kudüs’teki ‘Ağlama Duvarı’ üstünde, 166 dönümlük arazide bulunan ve şimdiki Mescid-i Aksa veya Kub- bet’üs Sahra Cami’nin bulunduğu tepede, Beytü’l- Makdis denilen eski Süleyman Tapınağı. (2)Süleyman Tapınağı’nın içinde Rabbin Sandığı’nın bulunduğu ve perdeyle ayrılan en kutsal bölüm.
2.Bölüm: Şemon'un duası. Hainlerin düşmanlardan daha kötü olduğu.
1*Başkâhin Şemon kutsal Tapınağın karşısında diz çöktü ve dümdüz ellerini kaldırıp şöyle dua etti. 2*- Ey! Yüce Rab Allah, Göklerin Kralı, tüm yaratıkların efendisi, kutsalların kutsalı ve Her Şeye Gücü Yeten Kralların Kralı; bize bak! Büyük kibir ve güçle dikbaşlı bir zulmedici iğrenç kişiden acı çekiyoruz. 3*Her şeyi yaratan ‘Adil Bey’ ve her şeyin kralı. Zulümle baskı yapanları yargılayacak olan sensin. 4*Sen eski zalimleri ki, güç ve cesaretlerine güvenen zorbalar(l) onların arasındaydılar; büyük tufan ile yok ettin. 5*Sen böbürlenenleri ve her türlü kötülükle ünlü Sodomlular’ı, gelecek kuşaklara bir ders olsun diye yakıp yok ettin. 6*Sen o inatçı Firavunu ki, o kutsal İsrail halkına kölelikle sıkıntı veriyordu; çeşitli belalarla vurarak kendi büyük gücünü gösterdin. 7*Senin halkının peşinden arabaları ve birçok atları ile kovalayanı derin denizde boğdun. Sen ki, her şeyin efendisisin; dayananları güvenlikle esenliğe çıkardın. Onlar bu işin senin elinden olduğunu bilerek sana ki, ‘Her Şeye Gücü Yetensin’ övgülerle şükrettiler. 8*Sen ey kral! Sonsuz ve sınırsız yerin egemeni; kendi adına bu şehiri ve bu yapıyı seçtin. Eğer senin hiç bir şeye gereksinmen olmasa bile onu kutsadın, güçlü yüceliğinle aydınlattın ve büyük kutsal adına içinde yücelmek için emanet ettin. 9*Eğer sana karşı durursak ve bundan ötürü bize sıkıntı gelirse; İsrail evini sevdiğin için bu yere girip dua ettiğimizde duamızı kabul edeceğine söz vermiştin. 10*Gerçekten adil ve dürüstsün. Çünkü birçok kez atalarımız sıkıntıdayken onları düşkünlüklerinde büyük belalardan kurtardın. 11*İşte şimdi ey kutsal Kral! Büyük ve çok günahlarımız için acı çekiyoruz. Düşmanlarımıza aşağılanıp güçsüzlüğümüzden azalıp gidiyoruz. 12*Biz bu durumdayken, bu haddini bilmez dinsiz kişi, burada kutsal adın için belirttiğin ‘Kutsal Mekan’ına zulüm etmeye çalışıyor. 13*Çünkü meskenin olan göklerin en uzak yerine(2) Ademoğulları varamaz. Ama bu halkında görkemini kurup bu yeri kutsamak, kutsal isteğin oldu. 14*Bizden bu murdarlarla öcünü alma, bize bu dinsizlerle acı çektirme ki zalimler yürekleriyle övünmesinler ve kibirli dilleriyle böbürlenip: Bak biz o ‘Kutsal Evi’ put evlerinin basıldığı gibi bastık, demesinler. 15*Günahlarımızı yok et ve kusurlarımızı sil. Şimdi merhametini göster, senin merhametini bize çabuk yetiştir. Bize esenlik verip düşkünlerin ve yüreği kırık olanların ağızlarına duayla şükürler doldur. 16*Böylece ‘Her Şeyi Gören, her şeyden çok kutsal Allah’. Bu makbul duayı kutsal yerde haklı saydı ve o böbürlenen inatçı zorbayı sağdan soldan rüzgâr kamışı sallar gibi sallayıp vurdu. O derece ki, yere serilmişken hiç bir şey yapmaya gücü yetmedi. Bedeni öyle çözüldü ki hak ettiği acıdan sesini çıkaramıyordu. 17*Bu yüzden onun dostlarıyla subayları, ona gelen şiddetli acıyı görüp çok korktular; can çekişiyor sandılar ve büyük kaygıyla çekip dışarı çıkardılar. 18*Ondan sonra aklı başına geldiğinde; o denli acı çekmiş olsa da hiç tövbe etmedi ve daha kötü kelimeler söyleyerek gitti. 19*Mısır’a geldikten sonra daha çok kötülük yapmaya başladı. O dediğimiz her doğruluktan uzak dost ve yoldaşların yardımıyla yalnız sayısız şehvetlerine doymadı. O derece cesaret etti ki, her yerde halka sövmeye başladı. Birçok dostlar bile kralın hatırını gözetip onun isteğine uydular. 20*Yahudi halkını tüm dünyaya rezil etmeye niyet etti. Saraya bitişik bir kuleye yakın bir taş direği diktirip bu yazıyı kazıttı: “Kurban kesmeyenlerden birisi Mısırlılar’ın put evlerine girmesinler. Kesinlikle tüm Yahudilere vergi ve kölelik teklif olunacak ve kim buna karşı gelirse yakalanıp öldürülecek. 21*Haraca bağlananların bedenleri üstüne, damga(3) için ‘Baküs’* ilâhının işareti olan sarmaşık yaprağı dövmesi dağlansın. Sonra ayrılıp belirtilen işlerde kullanılsınlar.’’ 22*Ama herkese kasıtlı görünmemek için altına da şöyle yazdırdı: “Eğer bir kişi kutsal ayinleri gözetenlerin arasında konuşmak isterse İskenderiye halkının yasasıyla bir tutulsunlar”. 23*Böylece bazıları kenlerinin emredilen dininin ayinini sevmediler ve kralla yapacakları dostluktan büyük onur duyarız diyerek kendilerini kolayca teslim ettiler. 24*Bazısı ise güçlü yürekleriyle bağlı olup dinden ayrılmadılar. Kesinlikle kendi yaşamları için çekinmeden para döküp kendilerini yazdırmaktan kurtarmaya çalışıyorlardı. Bu umuda güvenip bir zaman; 25*Kıutulacaklannı düşünüyorlardı. Kendilerinden ayrılanlara lanet ediyorlar, onları kendi halkının düşmanları gibi görüyorlar ve dostluklarından yararlanamıyorlardı.
(1): Nefılim; bak Tek.. 6/4 ‘Zorbalar’, (2):Bak Tes.26/15, Sül. Bilg. 9/10, (3)H.Dünya savaşında “Hitler” de aynı şeyi Yahudile - re uygulamıştı, *Baküs(Dyonzos): Romalılar’ın şarap Tanrısı. bkz. IL Mak. 6/7.
3.Bölüm: İskenderiye'deki Yahudilerin tutsak alınmaları ve krala gönderilmesi.
1*O zalim kral bunu duyunca çok öfkelendi. Yalnız İskenderiye’de olanlara değil, diğer tüm vilayetlerde olanlara da çok düşmanlık ediyordu. Çabucak hepsini bir yere toplamayı ve kötü bir ölümle yeryüzünden silmeyi tasarladı. 2*Bu yapılırken (ki, o kötü iş için antlaşan adamlara amaçları için fırsat veriliyordu) halka böyle bir düzmece haber yayıldı. Şöyle ki; güya bazı Yahudiler onları kendi dinlerinden engellemeye çalışıyorlarmış. 3*Oysa Yahudiler, krallara iyi niyeti ve değişmez hakikatı koruyorlardı. Ama Allah’a ibadet ve O’nun yasasında durdukları için, bazıları kendileriyle ilgili şeyleri reddediyorlardı. Bu yüzden bazı kimselere düşmanları gibi görünüyorlardı. Çünkü doğru ve temiz işleriyle kendi alışkanlıklarını bezeyip tüm insanlara beğendir- mişlerdi. 4*Böylece bu dinsizlik haberi ki, onu halk için herkes yayıyordu; bu yabancı ulusu hiç saymıyorlardı. İlla onları tapınmalara ve geleneklere ait kurallara sokmak...! Bu adamlar ne krallara, ne yargıçlara razıydı; kesinlikle düşmandılar ve kamu yararına karşılar, diyerek suçluyorlardı. 5*Bizden kötülük görmeyen şehirde yaşayan Yunanlılar bu adamlar üzerine birdenbire gürültü patırtı ve ansızın izdihamlar olduğunu görüyorlardı; ama yardım edemiyorlardı. Çünkü zalim kralın buyruğu böyleydi. 6*Bunlar gücüne gidip onları avutuyordu. Bunların değişeceğini umuyorlardı. Çünkü böyle uygunsuz işler çok sürmezdi. 7*Komşulardan, dostlardan ve yakınlardan bazıları onları gizlice kabul ettiler ki, gerekli yardım. için el uzatsınlar ve yardım etmeye çalışsınlar. 8*O ise hazır kibriyle böbürlenip, yüce Allah’ın kudretine bakmadan, işlerini daima bu şekilde yürütebileceğini sanarak Yahudiler konusunda bu mektubu yazdı: 9*“Ptolomi Filipotor adlı kral Mısır’da ve her yerde olan kumandanlara ve askerlerine selam edip iyilikler diler. Ben ve durumumuz da iyidir. 10*Asya’ya yürüdükten sonra kendinizin de bildiği gibi ilâhların anlaşılmaz yardımlarıyla plânımıza göre işi bitirdikten sonra, niyetimiz Kili Suriye ve Fenikiye halkını silah zoruyla değil; ama güzellikle ve cömertçe hoşnut edip onlara daima iyilik ederiz. 11*Böylece şehir, şehir tapınaklara gelirler verdik. Kutsal Kudüs’e de geldik ve o kendi deliliklerinden vazgeçmeyen halkın Tapınağına da yardım edelim dedik. 12*Onlar bu gelişimizi sözde onayladılar. Ama eski övgüleriyle yalan söyleyip kendi Tapınaklarına girmememize engel oldular. Biz ise onu büyük ve güzel armağanlarla donatmak istiyorduk. 13*Bu şekilde tüm o adamlara yaptığımız iyilik için gücümüzü görmediler. Ama bize kötülüklerini gösterdiler. Onlar sert bir halka benziyor. Krallara kibirli ve iyi olanlara başkaldırıcı olup hiç bir uygun şey yapmazlar. 14*Biz ise bunların deliliklerine ses çıkarmadık ve zaferle Mısır’a dönüp tüm milletlere hak ettikleri iyilikleri yaptık. 15*Bu yüzden onların tüm soylarına zayıf unutkanlıklarını bildirip; ister yoldaşlık, isterse onlara önce temiz dille (bir çok işlere inandığımız için onları değişikliğe hırslandırmağa cesaret edip) İskenderiye şehrinin özgürlüğünü bağışlamayı ve sonsuz kâhinlik ayinlerimize katılmalarını kabul etmek istedik. 16*Bunlar bunu kendilerine karşı buldular ve iyi şeyi kötü kişiliklerinden uzaklaştırıp daima yaramazlığa kaydılar. Yalnız bu şehirin büyük özgürlüğünü reddetmediler. Ama onlardan bazıları söz ve eylemlerden iğreniyorlar. Böylece daima yerdikleri ayinlerde düzelttiklerimizi değiştireceğimizi umarak, bize iyilik ettiklerini sanıyorlar. 17*Bu yüzden bu şeylerden anlaşılıyor ki, bunlar bizi her zaman kötü sanıyorlar. Görüyoruz ki, bir zaman ansızın baş kaldırabilecek olan bu dinsiz hainler, bize ardımızdan kötü düşman olmasınlar. 18*Bu mektuplar elinize geçer geçmez içeriğine göre tüm kadınları ve çocuklarıyla birlikte yakalayıp zorla demir zincirlere bağlanmış olarak gönderin ki, çaresiz ve ayıplı bir ölümle kötü adamlara yapıldığı gibi kaldırılsınlar. 19*Çünkü bunlara böyle ceza verildikten sonra ümit ediyoruz ki, belli bir zaman için, daha iyi durumda ve güvende olacağız. 20*Eğer bir kişi Yahudilerden birini; yaşlı olsun, genç olsun veya emziktekini kayıracak olursa; o kişi bütün ev halkıyla birlikte kötü acılarla cezalandırılacaktır. 21*Ama bir kişi birini ele verirse; o kişi suçlunun malını alacak ve bundan başka kralın parasından iki bin dirhem gümüşle özgürlük tacını alacaktır. 22*Her nerede sığınmış bir Yahudi tutulursa; o yer yıkılıp ateşe verilecek ve büsbütün sonsuza dek tüm canlılara yararsız olacaktır.’’ Mektubun içeriği böyleydi.

4.Bölüm: Yahudilerin büyük yası. İskenderiye'ye geldiklerinde halkın eğlencesi için onları at meydanına göndermesi. Onların kalabalığından dolayı tümünü öldürmelerinin zorluğu.
1*Her nereye bu yazı gönderildiyse, tüm putperestlerden sevinç ve coşkuyla şölen oluyordu. O derece ki yüreklerinde biriktirilmiş düşmanlık o zaman, o izinle belli oldu. 2*Yahudiler ise devamlı yas içinde, büyük ağlayış ve gözyaşlarıyla inleyerek tüm yürekleri yanıyordu. Çünkü üzerlerine ansızdan, birdenbire ölüm emri verildiği için ağlıyorlardı. 3*Hangi yargıçlık makamları, şehirler, yerleşkeler ve hangi yollar onların ağlayışla sızlayışlarından dolmasın ki!... 4*Çünkü birçok şehirde olan yargıçların kötü ve acımasız yargısıyla hepisi birden sürgün ediliyordu. Düşmanlardan bazıları bile bu ola gelmemiş siyasetler için, o sürgün edilenleri gözleri önüne getirip ve bu yaşam değişikliğini anımsayıp onların güçsüz düşkünlüklerine ağlıyorlardı. 5*Çünkü birçok ak saçlı, yaşlılıktan eğri ve ağır ayaklı yaşlıları; hiç utanmadan zorlu ve tehditkar sözlerle: ‘Çabuk olun!’ Diye sıkıştırıyorlardı. 6*Yeni gerdeğe girmiş kızlar sevinç yerine yas çekiyorlardı. Güzel kokulu yağlar sürülmüş saçlarına toz saçıp ve duvaksız götürülüp bir ağızdan ezgilerinin yerine ağıt çekiyorlardı. Çünkü yabancılar onları acınacak duruma getirmiş ve yırtık giysileriyle apaçık bağlı olarak zorla geminin iskelesine sürükleniyorlardı. 7*Genç kocalar gençlik çelenkleri yerine, gençlik zamanlarını zincirlerle boyunlarından bağlanmış olarak ve gençlik zevklerinin yerine geri kalan düğün günlerini yas ile geçiriyorlardı. Çünkü artık mezarlarını ayaklarının önünde kazılmış görüyorlardı. 8*Zira onları hayvanlar gibi demir bağlarla ve zorla çekip sürüklüyorlardı. Kimi gemilerin kenarlarına boyunlarından çivilenmiş ve kiminin de ayakları çözülmez bağlarla bağlıyken üzerlerinde; sık tahtalarla yapılmış güverte olduğu için, gözleri karanlıktakdı. Tüm bu deniz yolculuğunda hainler gibi acı çektiler. 9*Bunları bu şekilde gemiye götürdükten sonra, o şehrin dışında olan at meydanındaki çadırlara konulmalarını buyurdu. Öyle ki oraya gelen yolcularla vilayete giden kimselere ders olmaya uygundu ve onlar ne kendi askerleriyle konuşabilirler, ne de birlikte surlara kabul edilebilirlerdi. 10*Bu olduktan sonra kral onların soyundan olan bazılarının gizlice şehirden dışarı çıkıp, iki de bir kardeşlerinin utançlı dertlerine ağladıklarını duyunca öfkelendi. Dikkatle onlara bunlara yapıldığı gibi yapılmasını ve hiç bir şekilde onlara uygulanan siyesetten geri kalınmamasını buyurdu. Ayrıca halkı isim isim yazdırdı. 11*Çünkü demin bildirdiği zor işlerin köleliğini yaptıracak değildi. Ama kesinlikle bildirdiği siyasetler ile acı verip bir günde kökünü kazıyacaktı. 12*Şimdi katı bir tavırla, tahtının devamı için bunların yazılması gün doğduktan sonra gün batımına dek sürdü ve kırk günde de bitirilemedi. 13*Kral ise büyük ve daim bir sevinçle dolu olup tüm putların yanında şölenler veriyordu. Aklı halktan ırağa sapmıştı. O pis ağzıyla konuşmaktan ve yardımdan yoksun olan o dilsiz ‘putları’ övüyordu. Büyük Allah’a ise söylenmeyecek şeyleri yansalıyordu. 14*Yukarda anlatılan zamanın dolmasından sonra yazıcılar, krala artık Yahudileri yazamayacaklarını bildirdiler. Onların kalabalık ve vilayette çok sayıda olduklarını; bazılarının evlerinde ve bazılarının da çeşitli yerlerde yaşadıklarını ki Mısır’da olan tüm yöteticilere bunu yaptırmak mümkün olamayacaktı. 15*Kral da onları sıkıca tehdit etti. Bundan ötürü onları kaçırmak için rüşvet(*) yediler. Ama bu şeyde yüreği tatmin oldu. Çünkü onlar güçlü deliller gösterdiler. Yani kullanacağımız kağıt ve kalemleri tükettik, dediler. 16*Bu ise o Yahudilere, gökten yardım yetiştiren, yenilmez Tanrı’nın yiğit savaşçılığı idi.
(*)Bak II.Trh.19/7.
5.Bölüm: Kralın Hermon'a olan buyruğu. Yahudilerin Tanrı'yı yüceltmeleri ve göğe doğru yaptıkları çağrıları (yakarışları).
1*O zaman kral, Hermon adındaki fil bakıcısını çağırdı ve çok öfkeli bir şekilde bağırarak şöyle emretti: - Ertesi gün bol avuçlar ile günlük(*) ve çok saf şarabı beşyüz file içireceksin ki, o çok şaraptan kudurup, Yahudileri katletmek için içeri getirilsinler. 2*Bunu dedikten sonra Yahudilere kin tutan dostlar ve kumandanlarıyla sohbet toplantısına döndü. Fil bakıcısı Hermon ise buyruğu bir güzel yerine getirdi. 3*Onların hizmetçileri akşam üzeri çıkıp zavallıların ellerini bağladılar. Tüm gece onların diğer kötü arzuları için çalışıyorlardı. Çünkü onların birden yok edileceklerini sanıyorlardı. 4*Yahudiler her taraftan bağlandıkları için tüm putperestlere yardımdan uzak görünüyorlardı. Herkes ‘Her şeye gücü yeten Rabbe, her kralın sahibi Allah’a ve ‘Esirgeyen Baba’ya sürekli yakararak gözyaşlarıyla çağırdılar ki, üzerlerine olan zalim planı değiştirsin ve onları ayakları önünde hazır olan ölümden, kendine özgü işiyle kurtarsın. 5*Şimdi bunların alçakgönüllü yalvarışları, sesi göğe dek çıkıyordu. Hermon ise azgın filleri çok şarap içirmekle doldurdu ve günlük ile doyurmuştu. Sabah kralın sarayına gitti ki, krala bu şeyleri bildirsin. 6*Ama: Bu dünya yaratıldığından beri gece gündüz güzel olan iş; her işittiğine bol bol verenden gelir. Yani uykunun payı krala gönderildi. 7*Böylece kral Rabbin emriyle tatlı ve derin uykusundan alıkonuldu. Gerçi kötü amacından çok düşmüş; ama değiştirelemez beladan çok aldanmıştı. 8*Yahudiler ise (o belirli zamanı geçirdikten sonra) kutsal Allah’a şükrediyorlardı. O merhametliye tekrar dua ederlerdi ki, kendi elinin kudretli gücünü o böbürlenen milletlere göstersin. 9*Onuncu saatin yarısında davet eden, davette olanların izdihamına görüp yaklaştı ve kralı güçlükle uyandırdı. Toplantının geçmekte olduğunu söylerken kral uyandı ve o yere gidince toplantıya gelenlere karşısında oturmalarını söyledi. 10*Onlar da bunu yaptıktan sonra, kral zevkle eğlenmelerini ve toplantıyı sevinçle geçirmelerini istedi. 11*Konuşmalar çok uzayınca kral Hermon’u çağırdı ve ona şiddetle şöyle sordu: - Bu Yahudileri niçin yaşattınız? Dedi. 12*O da tüm gece emredilen şeyleri bitirdiğini ve dostlarının da buna tanık olduklarını, bu günün Falaris’in kötülüğünden daha kötü olacağını ve Yahudilerin uyudukları için şükretmeleri gerektiğini söyledi. 13*- Sen gecikmeden yarınki güne Yahudiler’in katli için gene filleri hazırla. 14*Bunu kral söyledikten sonra istekli olanlar da herkesle birlikte kendi evine gitti. Orada o gece o kadar çok uyumadılar. Çünkü zamanlarını, o zavallılara yapılabilecek her türlü soytarılığı icat etmek için geçirdiler. 15*Böylece sabah horoz öttüğünde, Hermon büyük bir meydanda silahlı canavarları kızıştırıyordu. Tüm şehir halkı da o kaygılı kalabalığı seyretmeye üşüştü. Gün doğuşunu bekliyorlardı. 16*Yahudiler ise tüm zamanlarını can korkusuyla geçirip, gözyaşlarıyla yakarıp, ağlayıp sızlayarak, göğe ellerini uzatıyor ve yüce Allah’a dua ediyorlardı ki, onlara en kısa zamanda yardım etsin. 17*Tam güneş ışıkları dağılmamıştı ki, kral dostlarını kabul ettiği sırada Hermon, kralın gönlüne göre her şeyin tamamladığını ve bunu çıkıp kendi gözleriyle görmesini duyurdu. 18*Kral bunu duyunca bu yaman hazırlıktan şaşırdı; çünkü unutmuştu! Ve: - Niçin bunları böyle emekle yaptın? Diye sordu. Bu olay her şeyin egemeni yüce Allah’ın bir yazgısıydı ki, onun aklına getirdiği tüm bu şeyleri unutturdu. 19*Hermon ve tüm dostları bunu duyunca: - Ey kral! Bu canavarlar ve askerler sizin gayretli arzunuza göre hazırlandılar. 20*Bu sözlerden çok öfkelendi ve Allah’ın isteğiyle bu türlü şeyleri anımsayamıyordu. Sonra öfkeli bakışıyla dedi ki: 21*- Ne kadar yakınların ve çocukların gelirse ki, bu kötü canavarlara yol yemeği hazırladılar. O suçsuz Yahudilerin yerini tutsunlar. Bana ve benden önce olanlara değişmez gerçeği tam gösterdiler. Ama eğer birlikte yetiştirilmemiş, hizmetin olmamış ve gönlüm seni sevmemiş olsaydı şimdi onların yerine senin yaşamın sona ererdi. 22*Bu şekilde Hermon, beklenmedik tehdit edici sözleri işitince yüzü değişti ve çok korktu. Dostları da birer birer üzgünce sıvıştılar ve orada toplanan herkesi kendi işine gönderdiler. 23*Yahudiler, kralın bu söylediklerini duyunca; kralların kralı, sevgili Rab - Allah’a şükrettiler ve bu kurtuluşu O’ndan dilediler. 24*Ondan sonra kral eski geleneğine göre yine bir şölen düzenledi. Herkesin eğlenmesi için Hermon’u iyice tehdit etti ve onu yanına çağırdığında dedi ki: - Ey işe yaramaz adam! Bir iş için sana kaç kez buyurultu vermek gerekiyor. Bari şimdi, yarınki güne dek Yahudileri yok etmek için filleri hazırla. 25*O zaman orada oturan yakınları bu güvenilmez akla şaştılar ve böyle dediler: - Ey kral! Bizi deliler gibi kaç kez sınıyorsun? Şimdi üçüncü kez onları yok etmek için buyuruyorsun ve tam işin bitirileceği zaman tasarını unutup verdiğin kararı bozuyorsun. 26*Bu yüzden şehir halkı ortada kalıp acı çekiyor ve birçok gruplara ayrılma olasılığı vardır. 27*Bu yüzden delilikle dolu olan kral ikinci Falaris, Yahudilerin korunması için yüreğindeki değişikliğe hiç aldırış etmeden; 28*Kaba bir yeminle, bunları geciktirmeksizin canavarların dizleri ile ayakları altında çiğnetip ölümüne saldırtacağına, ondan sonra Yahuda bölgesi üzerine asker çıkarıp onu çok geçmeden ateşli kılıçlarla yıkacağına, oraya kendine girilmesine izin verilmeyen ve daima kurban kestikleri Tapınağı ateşe vereceğine ant içti. 29*O zaman dostlarıyla akrabaları oradan sevinerek ve inanarak gidip, güvenlik için kentin önemli yerlerine askerlerini yerleştirdiler. 30*Fil bakıcısı canavarları, çok kokulu içkilerle ve günlükle karıştırılmış şarapla bayağı deli etti! Hem de gösterişli süslemelerle donattı. Artık gün ağarıyordu ve tüm şehir halkının sayısız kalabalığı at meydanının yakınını doldurmuşken, kralın sarayına girip onu hazırlanmış olan bu işe katılmaya çağırdı. 31*O zalim yüreğini büyük öfkeyle doldurup ve her türlü zorlu canavarlarla çıkıp; kötü bir yürekle ve gözlerinin içiyle, o yukarda dediğimiz yaman ve dertli sonu görmek istedi. 32*Yahudiler kapılardan çıkan filleri, ardından gelen silahlı askerleri ve halkın ayaklarından çıkan tozları gördüler. Yabancı dillerle sesleri işitip, kendilerinin başına gelen bu anı yaşamlarının ve kederli bekleyişlerinin sonu sandılar. Kendilerinin merhametine ve yasına dönüp birbirlerini kucaklayarak öpüyorlardı. Babalar oğullarının, analar kızlarının boyunlarına sarılıyor; kimi de yeni doğmuş olan bebeklerine son sütünü içsinler diye bağırlarına basıyordu. 33*Sonunda bunlar gökten gelen yardımları anımsayıp, hepsi birlikte kendilerini yüzüstü yere attılar. Çocukları emzirmekten ayırarak ‘Her şeyin Kralı’nı yüksek sesle çağırdılar.
34*Kutsal görünüşüyle ortaya çıkması için yakardılar. Çünkü ölümün kapılarına gelmişlerdi ki, merhamet etsin.
(*)Attarda satılan bir madde; Ez. Ezg.4/14, (+)Dan.1/21.
6.Bölüm: Kral kendisi için büyük bir şölen yapması. Yahudi halkının arasında büyük bir sevinç olması ve kralın hizmetçisine bir mektup vermesi. 1*Elazar adında o yörenin imamlarından olan ünlü ve yaşlı biri ki, tüm bu yaşamı içinde her türlü erdemle bezenmişti. Kutsal Allah’ı yönelmek için çevrede olan erdemli kişileri toplayıp böyle dua etti: 2*-Ey sevgili Kral ve ‘Her şeye gücü yeten yüce Allah! ’ Sen her yaratılmış şeyi her zaman acıyarak korursun. İbrahim soyunu, kutsal Yakup’un soyunu; yani sana kutsanan payın halkını, bu yabancı ülkede haksız yere yok ediyorlar. Kimsesize bak ey Baba! 3*Sen bir zamanlar, Mısır’ın arabaları çok olan Firavun adındaki kralını; büyük cesaret, büyük böbürlenme ve kibirli askerleriyle denize gömerek yok ettin. Tüm İsrail’i esirgeyerek aydınlattın. 4*Sen bir çok askerlerle gelen Asurlular’ın büyük kralı Sanherib’i ki, tüm ülkeyi kendi etkisine alıp aşağılamıştı. Kutsal kent üzerine kötü konuşup, kibirle cesaret ederek kötü sözler söylemişti. Sen ya Rabbi! Onu bir çok milletlere, kendi gücünü gösterip kırdın. 5*Sen Babil’de üç ‘peygamber’ dostunu ki, boş şeylere inanmamak için coşkuyla canlarını ateşe bıraktılar. Yanar fırını çiy ile ıslatıp kurtardın. Şöyle ki, kılına bile zarar gelmedi ve alevi tüm düşmanlar üstüne saldın. 6*Sen Daniyel’i ki, kıskançlıklardan ve iftiralardan ötürü aslanlara, o canavarlara yenilsin diye atılmıştı. Sapasağlam aydınlığa çıkardın. Yunus’u da ki, denizde ata balığının karnında birçok günler geçirmişti. Tüm evinin halkına sağ ve esen gösterdin ey Baba! 7*İşte şimdi zulmü sevmeyen esirgeyicimiz, tüm evrenin sahibi; çabuk bu İsrail soyundan olanlara ve iğrenç zalim milletlerden vah çekenlere görün! 8*Eğer bu yabancı yerdeki yaşantımızda dine karşı şeyler yapmış olduysak; bizi düşmaların ellerinden kurtar da istersen bizi öldür veya yok et ya Rabbi! 9*Çünkü bunlar boş şeylerden başka bir şey bilmezler. Senin sevgililerinin yok edilmesi için boş şeyler arzulayıp demesinler ki: ‘Onların Allahı’nın bile onları kurtarmaya gücü yetmez’. 10*Ama sen ey başlangıçsız! Tüm güçler ve tüm kudretler elindedir. 11*Şimdi bize acı. Zalimlerin haksızlığı yüzünden hainler gibi yaşamımız bitiyor. 12*Putpererstler bu gün yenilmez gücüne şaşsınlar. Ey! sevgili Allah ve Yakup soyunun kurtuluşu için güç sahibi. 13*Tüm bu çocuklara; onların bu ana- babaları gözyaşlarıyla yalvarıyorlar. Tüm milletler bilsin ki, ya Rabbi! Sen bizimlesin ve bizden yüzünü çevirmedin. 14*‘İlla ki, onları düşmanlarının elinde olduğu zaman bırakmam!’ Dediysen böyle yap ya Rabbi! 15*Elazar duasını bitirir bitirmez, kral canavarlarla ve tüm askerlerinin gürültüsüyle at meydanına yakın geçiyordu. 16*Yahudiler bunu gördüğü gibi yükses sesle göğe doğru bağırıyorlardı. Öyle ki yakında olan dereler bile yankılanarak, tüm askerleri ister istemez ağlattı. 17*O, celal sahibi, ‘Her Şeye Gücü Yeten Adil Allah’ kendi yüzünü gösterip gökteki kapıları açtı. Onlardan iki bezenmiş ve büyük melek indi. Onları Yahudilerden başka(*) herkes gördü. 18*Bunlar düşman askerlerine karşı durup büyük korku ve acı verdiler. Onları öyle bağlarla bağladılar ki, bağlarını kımıldatamadılar. O zaman kralın bedeni vuruldu; onun bu güne dek tutuşmuş cesaretli öfkesini unutkanlık kapladı. 19*Canavarlar (azgın filler) da ardınca gelen silahlı askerler üzerine dönüp onları çiğneyerek öldürdüler. 20*Bunları gören kralın öfkesi acıma hissine ve göz yaşına döndü. Önceden planladığı bu şeyler için ağladı. 21*Çünkü acı bağırmaları ve tümünü ölümleri için yüzüstü yere düşmüş görünce; gözyaşı döküp dostlarına öfkeyle şöyle seslendi: 22*- Ey kötülükte zalimlere galip kişiler! Ülkeyi kötülükle yönetiyorunuz. Bunu bilin ki, esirgeyicinizim. Ülkeye yararı olmayan şeyler düşünüp, egemenliği ve yaşamı almaya çalışıyorsunuz. 23*Bunlar ülkemizin surlarında doğrulukla duruyordu. Her birini kendi evlerinden çıkarıp usülsüzce buraya kim topladı? 24*Bunlar eskiden beri büyük çoğunlukla, bize olan iyilikte tüm milletleri geçtiler ve birçok kez insandan olan kötü sıkıntılara düştüler. Bu olmayacak siyasetlere, bunları kim uğrattı? 25*Çözün bu haksız yere olan bağları, çözün ve onları kendi evlerine esenlikle gönderin! Hem önceden olan şeyler için dilek dileyin. O Her Şeye Gücü Yeten göğün diri Allah’ının oğullarını salın ki, bizden öncekilerin çağlarından bu ana dek işimize sıkıntısız durumu bağışlar. 26*Kral bunları söylerken ve onlar da çabucak çözülmüşken; ölümden kurtuldukları için kutsal kurtarıcılarını överek bereket diliyorlardı. 27*Ondan sonra kral şehire dönüp masraf vergisi memurunu çağırdı. Ona, Yahudilere yedi güne dek şaraplar ve diğer sohbet meclisine uygun şeylerden verilmesini buyurdu. Bu buyrukla ‘yok oluyoruz! ’ dedikleri yerde, büyük sevinçle kurtuluş gününün şölenini yapsınlar. 28*O zaman önceden utançla ölüme yakın olan o kişiler (belki artık ölüme girmişlerdi) acı ve yaslı ölümün yerine şifalı sohbet meclisini kurup, kendilerine mezar olacak olan o yeri sevinçle doldurup, sohbet şölenine döndürdüler. 29*Ağlayışlı ağıtları bitirip, atalarının ilahileriyle ‘Şaşkınlık yaratan kurtuluş Allah’ına şükrettiler ve her türlü ağlayışla sızlayışı bırakıp esenlikli sevinç gösterileri yapıp dans ettiler. 30*Kral da bu şeyler için onlara büyük şölenler yaptı. Kendine gelen bu kurtuluş olayı için durmadan göğe bakıp, böylece yüce Allah’ı onurlandırıp şükretti. 31*Bundan önce onları, sevinçle ölüme ve kuşlara yem için kayda geçiren atanmış kişiler; yüreğindeki utanca bakıp o yakıcı cesaretlerinin onursuzca söndüğünü görünce, inim inim inlediler. 32*Şimdi dediğimiz gibi Yahudiler; danslarla şölenler tertip edip, sevinç tebrikleri ve şarkılarla vakit geçirdiler. 33*Bu konuyla ilgili toplum için töre koyup, tüm bölgede soylarına belirtilen günleri sevinçle kutlamalarını uygun gördüler. Bunu yemek ve içmek için değil; ancak yüce Allah’tan kurtuluş verildiği için (yaptılar). 34*Ondan sonra kralın yanına gidip vatanlarına geri gönderilmeleri için yalvardılar. 35*Onların geri kalan kaydı Paşon ayının yirmi beşinci gününden Epif ayının beşinci gününe kadar oldu. Onların öldürülmeye çalışılması ise Epif ayının beşinci gününden yedinci gününe dek; yani üç günün içinde buyrulmuştu ki, ‘Her Şeyin Egemeni’ onlarda kendi yüce merhametini göstersin ve tümünü birden esenlikle kurtarsın. 36*Onların kraldan tüm gereksinimleri karşılandı ve ta on dördüncü güne dek şölenler düzenlediler. O gün özgürce bırakılmaları için gittiler. Kral da onları överek, tüm şehir yöneticilerine onlar için alta yazılan mektubu bu şekilde yazdı:
(*)lş.6/10 ile karşılaştır.
7.Bölüm: Yahudilerin bazı kardeşlerini cezalandırmak istemeleri. Yahudilerin bir gemiyle gitmeleri. Onların tekrar hür olarak sevinçle evlerine gelme leri.
1*“Ptolemi Filopator adlı kral, Mısır ülkesinde olan valilere ve tüm yöneticilere iyilik dileyerek selam ediyor! Biz de çocuklarımız ile iyiyiz. 2*Büyük Allah işlerimizi dilediğimiz gibi yaparken; bazı kötü ahlaklı dostlarımız üstümüze ısrarla geldiler ve ülkemizin halkı olan Yahudileri bir yere toplayıp, başkaldırıcılar gibi onlara siyaset gütmemizi istediler. 3*Bunu bahane edip onların tüm ulusuna yaptığı düşmanlık için, bu iş tamamlanmayınca işlerimiz iyi olmaz. 4*Onları esirler ve hainler gibi bağlayıp ‘dünyadan ilişkisini keserek’ buraya getirdik. Hiç bir araştırmada bulunmadan İskitler denilen halkın geleneklerinden daha çok şiddetle kötülük yapıp yok etmeye çalıştılar. 5*Bu yüzden biz bunlara iyice azarlayıp tüm milletlere yaptığımız adalete göre onlara güç ile yaşam bağışladık. Göğün Allah’ının, babalar oğullarına yaptığı gibi Yahudileri koruduğunu araştırıp bildik. Onların bize ve bizden öncekilere değişmez sevgi ve iyiliğini düşündükten sonra, onları adaletle her cinayetten, ne şekilde olduysa aklarız. 6*Ve nerede olursa olsun herkesin kendi işine dönmesini buyururuz. Onları hiç kimse yadırgamasın ve onların başına gelen bu şeyleri onların yüzüne vurmasın. 7*Eğer biz onlara edepsizce bir kötülüğe gayret edersek veya onlara bir şekilde tasa yaparsak, bizden insan değil; ama tüm güçlerin kralı yüce Allah (her şeyde bu yaptığımız işler için) kesintisiz kaçınılmaz öcünü alacağını bilin. Esenlikle kalın!” 8*Ama Yahudiler bu mektubu aldıktan sonra çabuk gitmeye uymadılar. İlla bundan başka Yahu- dilerin milletinden her kim kendi isteğiyle kutsal Allah’ı ve ‘O’nun dinini bırakırsa; hak ettiği cezasını çekmesini kraldan istediler. 9*Delil gösterilerek, her kim kendi boğazı için Allah’ın buyruğunu bırakırsa; kralın buyruklarında hiç dürüst olmayacaktır. 10*O da: ‘Gerçektir! ’ diye onları gözetip yargıladı. Kralın buyruğu gereği Allah’ın dinini bırakanları, korkmadan ülkenin her yerinde pratik bir şekilde yok etsinler.’’ 11*Bu kez onların imamları ve tüm cemiyet bile, krala gerektiği şekilde iyilik diledi ve ‘Haleluyah!’ diye çağırıp sevinçle gittiler. 12*Kendi milletinden yolda karşılaştıkları her dinden çıkanı cezaları için, dünyaya ibret olsun diye öldürüyorlardı. 13*O gün üç yüz kişiden daha çok öldürdüler. O dinsizleri katlettikten sonra sevinçle şenlik yapıyorlardı. 14*Yüce Allah’a ölüme dek bağlı kalanlar, kurtularak ödülü hak ettiler ve şehirden yola koyuldular. Her türlü kokulu çiçeklerle taçlanarak, sevinçle ilahiler söylüyor ve güzel seslerle atalarının ilahı, İsrail’in kutsal kurtarıcısını anarak hamdediyorlardı. 15*Yerin konusu için ‘Rodofelo’(Gül hamalı) dedikleri Ptoloma’ya geldikleri zaman, nerede olurlarsa onların alayları bir kararda onları bekliyordu. 16*Orada kurtuluş şölenini kutladılar. Kral onların herbirine kendi evlerine dönmek için gerekli şeyleri vermişti. 17*Orada şunu yasal olarak düzenlediler: Evlerine esenlikle dönenler, o günleri tüm yaşamları boyu sevinçle kutlasınlar. 18*Onları bereketledikten ve şölen yerinde bir sütun diktikten sonra bir adak kararlaştırdılar. Esenlik ve sevinçle; karadan, denizden ve nehirden evlerine gittiler. Kralın buyruğuyla korundukları için, düşmanları onları eskisinden daha çok güçlü görüp korkmuştu. 19*Hiç kimse kendi mülkünden kovulmadı. Herkes yazıldığı gibi kendinin olanı aldı. Şöyle ki bir kimsede başkasının bir şeyi varsa onları büyük korkuyla geri veriyordu. Çünkü yüce Allah onların kurtuluşu için büyük işleri tamamlıyordu. 20*lsrail’in kurtarıcısı sonsuza dek yücelensin(+). Amin.

(+): Bak. Mez. 41/13.
Ali Beyin notu: (İ.S. 27/17 Aralık 1664’te bitti.)

   
 
alt_banner