ust_banner

sol_blok

ANA SAYFA
 
KURAN-I KERİM

HADİSLER
İNCELEME - ARAŞTIRMA
GÜNDEM YAZILAR
BAŞKA HAKİKATLER
MİFTAHU'L-CENNEH
(Cennetin Anahtarı)
<< Tamamını Oku >>
 
EKÜMENİK KUTSAL KİTAP
<< Tamamını Oku >>

Apokrif Kitaplar

Kitab-ı Mukaddes
 
Linkler
İletişim

"(Resûlüm) de ki:
Ey Ehl-i Kitap!
(Yahudi ve Hıristiyanlar!) Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyiniz." (Âl-i İmran S., 64)

Ali Bey’in Osmanlıca(1662-1666) Çevirisine Göre

‘EKÜMENİK’  KUTSAL KİTAP

Tevrat - Zebur - İncil’ler ve Tüm Deuterokanonik / Apokrif Ekleri

 

                  Kutsal Kitap; yani ‘Eski Ahit - Yeni Ahit’ orijinal İbranice, Kildanice ve Yunanca dillerinden yapılan çevirisi. Osmanlı Kültür Bakanlığının 14. Aşure Ayı  1885’te 3 Kasım 1883 tarihli, 752 sayılı izniyle / İngiliz ve Amerikan İncil şirketlerinin masrafıyla İstanbul Agop Boyacıyan matbaasında basılmıştır.
   (Bkz. Belgeler S.1075 ???)

 

[ Yeniden gözden geçirilmiş ve eksikleri giderilmiş son metin* ]
*Bunun için önsözde yazılan ‘Not’u (Bak S. 6) okuyunuz.

 

Osmanlı Belgeleri Işığında
‘EKÜMENİK’ KUTSAL KİTAP

ESKİ/YENİ AHİT VE APOKRAFİLER

Çeviren
KADİR AKIN
kadirakin1@gmail.com

Editör
H a k k ı B a y r a k t a r
bayraktarhakikat@gmail.com

Dizgi ve Redaksiyon :
Kadir Akın - Hakkı Bayraktar


ISBN: 978-975-01888-0-0

     

Wojciech Bobowius

ALİ UFKÎ BEY (ö. 1675 [?])

 ( Leh asıllı bestekâr ve mûsikişinas, Kitâb-ı Mukaddes’i Türkçe’ye ilk çeviren mütercim.)
Aslen Leh (Polonya) mühtedisi olup asıl adı Albert Bobowski’dir. Adı Latince kitaplarda Albertus Bobovius, Batı kaynaklarında ise Hali Beigh olarak geçmektedir. Bazı kaynaklarda 1610’da Polonya’nın Lvov şehrinde doğduğu kayıtlı ise de bugüne kadar yapılan araştırmalarda hayatı, doğum, ölüm tarihi ve yeri hakkında kesin bilgiler elde edilememiştir. Ailesi, çocukluğu ve ilk öğrenimi konusunda da aydınlatıcı bilgiler yoktur. Ancak eserlerinden, muhtemelen esir olarak İstanbul’a gönderilmeden önce iyi bir tahsil gördüğü ve birkaç dil öğrendiği anlaşılmaktadır. Claes (Nicholas) Ralamb, 1657’de bizzat kendisinden dinlediğini belirterek onun 1645’te Venediklilerle yapılan savaşta Osmanlılar’a esir düştüğünü, sarayda Enderun’a alınarak yetiştirildiğini ve burada on yıl hanendelik yaptıktan sonra padişah tarafından âzat edilerek sipahi ulufesi aldığını nakletmektedir. Polonya kaynaklarına dayanan Franz Babinger ise önce sarayda esir olarak çalıştığını, adını belirtmediği bir Türk asilzadesinin hizmetine girdiğini, bir müddet sonra da âzat edildiğini yazmaktadır.
Bizzat kendisi, Sultan İbrâhim ve IV. Mehmed dönemlerinde sarayda görev aldığını, Enderun’da ilim, fikir ve sanat kabiliyetini geliştirdiğini, bazı genel mahiyette bilgiler yanında Doğu ve Batı dilleri ile Türk klasik ve halk mûsikisini öğrendiğini, kısa sürede santur çalmakta maharet gösterdiğini. Ufkî mahlası ile şiirler yazdığını ve besteler yaptığını anlatmaktadır. Yine kendi ifadesine göre, Enderun meşkhanesinde on yıl kadar kalmış, kabiliyet ve maharetiyle dikkati çekmiştir. Çeşitli yayınlarda, Ali Ufkî’in başta Latince, eski Yunanca, Lehçe, İngilizce, İtalyanca, Fransızca, Arapça ve Türkçe olmak üzere on yedi kadar dil bildiği ve bu bilgisinden dolayı IV. Mehmed zamanında Dîvân-ı Hümâyun baş tercümanlığında bulunduğu belirtilmektedir. Muhtemelen, hayatının büyük bir kısmını geçirdiği İstanbul’da ölen Ali Ufki’nin ölüm tarihine dair verilen bilgiler de birbirini tutmamaktadır. Çeşitli kaynaklarda 1672, 1675, 1676 veya 1680 tarihlerinde ölmüş olabileceği yolunda rivayetler vardır.

                                     KİTÂB-I MUKADDES TERCÜMESİ HAKKINDA
Ahd-i Atîk, Ahd-i Cedîd ve Apokrifler’den meydana gelen bu tercümeyi Ali Ufkî, Hollanda sefiri Levinus Warner’in isteği ve onun para yardımı ile yapmıştır. Ahd-i Atîk’teki Ezra ve Yeremya bölümlerinden bir kısmı eksik olan bu yazma Leiden Üniversitesi Levinus Warner koleksiyonunda bulunmaktadır (Cod. 390 Warn, Or.1101 a-f. ). 1666’da tamamlanan bu tercümenin Ahd - i Cedîd kısmı Jean Daniel Kieffer’in tashihinden geçtikten sonra bir bölümü 1819’da, tamamı ise(Tevrat ve İncil), Apokrafiler olmadan(Çünkü Jean Daniel Kieffer, Apokrafileri tashih etmemiştir), 1827’de yayımlanmıştır. Bugün kullanılan Türkçe Kitabı Mukaddes Ali Ufkî’nin tercümesine dayanmaktadır.
Ali Ufkî’nin ayrıca Mezmûrlar tercümesi ve besteleri tesbit edilmiştir. Paris Bibliothèque Nationale’de Şark Yazmaları arasında (Suppl. Turc 472) kayıtlı bulunan eser Hz. Dâvûd’un ilk on dört mezmûrunun hece vezniyle Türkçe’ye tercümesi ile notalarından meydana gelmektedir. (Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Heyet, c. 2, s. 456-457, İst.1989
“Ekümenik Kutsal Kitap” olarak düzenlediğimiz bu eser; Sultan II. Abdülhamit Han zamanında devrin Kültür Bakanlığınca onaylanmış ve içinde Osmanlı Türklerinin de bulunduğu bir heyet tarafından çevrilmiş olan 1885(+) tarihli Osmanlıca “Kitab - ı Mukaddes” ile “Apokrafiler’in(**) birleştirilmesinden oluşturulmuş bir külliyattır. Böylece dünyada çeşitli Hıristiyan mezheplerince kabul edilen ‘Kanonik’(*) “Tüm Kutsal Kitaplar,” ilk kez Osmanlıcasından sadeleştirilerek bugünkü Türkçe’ye kazandırılmıştır. Bu kitabın önemli bir bölümünü oluşturan ve daha önce yayınladığımız “Gizlenen(**) Kitaplar”; Hollanda'nın Leyden Üniversitesi Kütüphanesi'nde muhafaza edilen Ali Bey'in Osmanlıca el yazması tercümesinin orijinal nüshalarının kopyaları olup, ilk defa bugünkü Türkçe'ye sadeleştirilerek yayınladığımız bir eserdir ve Türkçe olarak hiç yayınlanmamış on altı kitaptan oluşmaktadır.(***)
'Kitab-ı Mukaddes'i ilk defa Osmanlıca'ya çeviren Hâki'nin çevirisini beğenmeyen IV. Mehmet(Kuşçu), baş tercümanı Ali Bey'den yeni ve tam/mükemmel bir çevirisini ister. Ali Bey de l662 - 1666 yılları arasında çalışarak çevirisini, - dönemin Dışişleri Sefiri olan Hollanda'lı Lewin Warnerius'un da katkılarıyla - tamamlar. Bu çeviri, Osmanlı coğrafyasında asırlarca biliniyordu. Ne gariptir ki Kitab-ı Mukaddes'in Türkçe baskılarında; Ali Bey'in Osmanlıca el yazması nüshasının esas alındığı vurgulanmasına rağmen asıl nüshada var olan on altı kitap ve bölümleri yoktu? Kutsal Kitap'tan dışlanan, -adeta- gizlenen ve ismi zikredilmeyen bu kitaplardan dört tanesi ( I. Ezra, II. Ezra, III. Makabeliler ve Manessa'nın Duası ) Haziran 2003 yılına kadar yeni Türkçe olarak hiç yayınlanmamıştı. Daha sonra yayınlanan diğer kitaplar da eksik veya Osmanlıca aslına uygun olmayan başka bir Yunanca çeviridendi.
Daha önceki haliyle (Gizlenen Kitaplar’da yayınladığımız kitaplar ve bölümlerinin de içinde bulunduğu) Kitab-ı Mukaddes’i, Ali Bey, diğer çevirilerden ve Yunanca’dan çevirmiştir; (Onun bu çevirileri yaparken bir dizi el yazması eski metinlere de bakması olasıdır; çünkü kendisinin 17 dili bildiği söyleniyor.) Bunların Latince çevirisi olan 'Vulgata' adı ile Aziz Hieronimus tarafından 'Septuaginta' denilen Yunanca tercümeden Latinceye çevrilen kitaptır. 'Septuaginta'(Yetmişler) ise; İ.Ö. yaklaşık 200 yıllarında 70 kişilik bir heyet tarafından çeşitli orijinal İbranice, Kildanice ve Aramice gibi eski yazılardan Grekçe'ye çevrilen tüm kutsal kitaptır. IV. Ezra Kitabı, 1611 yılında İngilizceye çevrilen King James Kutsal Kitap çevirisinin ilk çevirisinde de vardır. Martin Luther(1483-1546); 1522-1534 yılları arasında Almanca'ya çevirdiği Kutsal Kitap yazıları arasına bu IV.Ezra Kitabını da almıştır.
Bugün Apokrafiler(**) “Gizlenen Kitaplar” olarak nitelendirilen ve Kutsal Kitaptan dışlanan bu kitaplar/bölümler, birçok kiliseler tarafından ayrı ayrı ele alınmıştır: Örneğin; 1546 yılında İtalya'nın Trentino Konseyi'nde Kutsal Kitap, resmi olarak Apokrafilerle beraber 73 kitapçık olarak kataloglanmış ve kanonik(*) kabul edilmiştir. Daha önceden 'Septuaginta', Hıristiyan olan Yahudilerin Kutsal Kitap'ı 'Diaspora' adı altında 79 kitap olarak katologlanmış(Kanon) ve Protestanların Filistin Kataloğu dedikleri İbrani Kanon'u da 66 kitapçık olarak Kutsal Kitap adı altında kabul edile gelmiştir.
Kutsal Kitapların sıralaması, çeşitli el yazmaları veya baskılara göre değişmektedir. Örneğin Martin Luther çevirisinde, Malaki’ye kadar 39 kitap eski Ahit’i teşkil ediyor; onu takiben Apokrafiler adı altında Manessa’nın duasına kadar 14 kitap, ondan sonra Vahiy’e kadar Yeni Ahit ve Vahiy’den sonra da 3.Ezra(Veya I.Ezra), 4.Ezra(Veya II. Ezra) ile 3.Makabeliler kitapları(Veya Şimon’un Kitabı) “Ek” adı altında aynı kitapta bulunuyor. Biz bu eserde kitapların sıralamasını (Almanca “Einheitsübersetzung /İngilizcesi “Unity Bibel”); yani ‘Ekümenik’ / Birlik Çevirisi olarak yaptık ve ‘Katholische Bibel anstalt GmbH Stuttgart-1980’e göre kitapların isim benzerliğini sıraladık. (Yani Martin Luther gibi 3.Ezra, 4.Ezra ve 3.Makabeliler kitaplarını kitabın sonuna ayrı bir ek olarak koymadık.)

Günümüz Türkçesine kazandırdığımız bu “Kutsal Kitap / Eski Ahit ve Yeni Ahit” ile Kitabı Mukaddes Şirketi’nin farklı zamanlarda yayınladığı çeviriler arasındaki bazı değişiklikler/farklılıklar, kitaptaki dip notlarda belirtilmiştir. (Mesela; bugünkü Hıristiyanlığın temel inancını yansıtan
I.Yuh.5/7’deki: “Gökte tanıklık yapanlar üçtür: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh ve bu üçü birdir.” Cümlesini/‘âyetini’, bahsi geçen Türkçe çevirilerde bulamıyoruz. Oysa bizim Türkçeye kazandırdığımız bu çeviriyle birlikte, Martin Luther ve dünyaca ünlü King James çevirilerinde de bu ‘ayet’ mevcuttur / Üçlü birlik ‘Teslis ’.) Dip notlarıyle birlikte aynen Osmanlıca’sına uygun olarak aktarılan bu eser; Dinler Tarihi araştırmacıları için temel bir kaynak olmakla birlikte, kurulmak istenen yeni dünya düzenine dinlerin (özellikle Hristiyanlık ve Yahudiliğin) etkisinin ne olabileceğine, dinin siyaseti (siyasetin de dini) nasıl etkileyebileceğinin anlaşılmasına da önemli katkı sağlayacaktır. Akademik bir doküman olarak ortaya koyduğumuz bu eserin ayrıca; Kutsal Kitap araştırmacıları için -bu kitapların değişik versiyonlarını karşılaştırmak ve muhtelif baskıları arasındaki farklılıkları tesbit etmek bakımından- önemli bir kaynak ve mutlak hakikatı arayanlar için de açık bir belge olacağı kanaatindeyiz.
Kadir AKIN - Hakkı BAYRAKTAR   (Ocak 2016)


(+): Agop Boyacıyan; 1854 yılında Tekirdağ'da doğmuş olup, 1885(++) yılında İstanbul'daki Agop Boyacıyan Matbaası'nda Osmanlıca Kitab-ı Mukaddes'i bastırılmasına vesile olmuş ve Milli Eğitim Bakanlığı'na onayl atmıştır. Bu Kitabın 2000 adet bastırıldığı ve Rumeli, Bulgaristan gibi Osmanlı vilayetlerine dağıtıldığı biliniyor. Agop Efendi kimdir? İkinci Meşrutiyet(1912) Döneminde son OsmanlıTekirdağ Mebusu'dur. 1873 yılında Mekteb-i Sultanî'den mezun olan Hagop (Agop) efendi (Boyacıyan) mezkûr lise'nin ve mülkiye mektebinin müdürü, ünlü tarihçi Abdurrahman Şeref Bey'in sınıf arkadaşıdır. Agop efendi 1922 yılında payitaht İstanbul'da 68 yaşında iken vefat etmiştir.
(*) : Kanon / kanonik kelimesi, Semitik kökenlidir. İkinci yüzyıldaki kilise geleneğinde; kiliselerde dinsel eğitim amacıyla kullanılacak, okunabilecek meşru, otoriter kitaplar manasına kullanılmaya başlanmıştır. Yahudilik’te ve Hıristiyanlık’ta itikadı yansıttığı düşünüldüğü için, din adamları tarafından resmi itikadın öğretisinde kulanımı onaylanan yazılar külliyatı “kanon / kano­nik” (canonical) olarak anılır.
(**): Apokrafi, Apokrif (apocrypha) sözcüğü, Grekçe ‘saklı kitaplar’(Bak. II. Ez.14/26,45) anlamına gelen ‘apocryphos’ sözcüğünden gelmiştir. Orijinal metin Grekçe yazılmıştır. Bu kitaplar, İ.Ö. 3. yüzyılda 70 kişilik bir ekip tarafından çevirisi yapılan Septuaginta'da bulunmaktadır.
Katolikler söz konusu kitaplardan "Deuterokanonik'' yani Kutsal Kitap listesine sonradan eklenmiş kitaplar olarak söz ederler. Ortodoks Kilisesi ise "Deuterokanonik" olarak adlandırdığı kitapları 1642 Yaş (Jassy) ve 1672 Yeruşalim konsüllerinde "Kutsal Yazılar'ın gerçek parçaları" olarak adlandırmıştır.
Apokrif Kitaplar, Mesih İsa'dan önceki yüzyıllarda yaşayan Yahudiler'in tarihi, yaşamı, düşüncesi, ibadeti ve dinsel gelenekleri konusunda bilgiler vermesi bakımından çok önemlidir. Böylece Mesih İsa'nın hangi tarihsel ve kültürel ortamda yaşamını ve öğretisini sürdürdüğünün daha iyi anlaşı­labileceğine inanılır.
(***): H. Bayraktar - K. Akın, Hakikat Yayınları, İst.Haziran-2003, 414 sayfa. Not: 2003’te ‘Gizlenen Kitaplar ve 2007’de ‘Ekümenik Kutsal Kitap’ olarak yayımlanan külliyattaki ‘Apokrafıler Ali Bey’in 1664 el yazmasından revize edilmişti. Bu yıllardan sonra Leyden kütüphanesindeki eserler digital ortama geçildiğinden, Ali Bey’in 1664 el yazmasının harekeli temiz bir kopyasının da bulunduğu anlaşılmıştır. 1665 yılına ait bu temiz kopyanın transkripsiyonları, 1664 el yazması ile tekrar karşılaştırılarak, 1664 el yazmasında okunamayan kelimeler düzeltilmiş ve tam mükemmel bir revizyonu yapılmıştır.

(++): Not: I. kez dip notlarıyla kapsamlı bir şekilde 1885 yılında bastırılan Eski ve Yeni Ahit (Kitab-ı Mukaddes), II. kez 1886 yılında (dip notları olmadan) İstanbul’da Agop Boyacıyan matbaasında aynen bastırılmıştır. 1885 ve 1886 baskılarındaki metnin içeriği tıpatıp aynıdır.

   
 
alt_banner