ust_banner

sol_blok

ANA SAYFA
 
KURAN-I KERİM

HADİSLER
İNCELEME - ARAŞTIRMA
GÜNDEM YAZILAR
BAŞKA HAKİKATLER
MİFTAHU'L-CENNEH
(Cennetin Anahtarı)
<< Tamamını Oku >>
 
EKÜMENİK KUTSAL KİTAP
<< Tamamını Oku >>

Apokrif Kitaplar

Kitab-ı Mukaddes
 
Linkler
İletişim

"(Resûlüm) de ki:
Ey Ehl-i Kitap!
(Yahudi ve Hıristiyanlar!) Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyiniz." (Âl-i İmran S., 64)

EZRA’NIN KUŞKULU II. KİTABI
( Bu kitaba IV. Ezra da denir. )

( Ali Bey’in 1664-’65 Orijinal Osmanlıca Çevirisi Revizyonu )
1.Bölüm: 1)Ezra'nın vaaz etmesi için verilen buyruk, 9)Ve itaatsizlikleri, 24)Tapınağın yıkılışı; çünkü onlar Mesih'in sözü ile birleşmediler, 37)Gönderilen peygamberler ve haberciler.
1*Levi oymağından Harun, Elazar, Pinhas, Abisu, Borit, Uziya, Arna, Marmot, Aziyal, Amariya, Heli, Finadas, Ahiya, Ahitub, Sadok, Sadaniya, Helkiya, Azariya ve Saraya oğlu Ezra peygamberin ikinci kitabıdır. 2*Bu Ezra Pers şahı Ahaşveroş’un egemenliği zamanında Med vilayetinde tutsaktı. 3*Ve Rabbin sözü bana gelip dedi ki: 4*- Git halkıma günahlarını ve onların oğullarına bana yaptıkları yaramazlıklarını bildir ki onları oğullarının oğullarına söylesinler. 5*Çünkü babalarının günahları onlarda çoğaldı. Zira beni unutup yabancı ilâhlara kurbanlar sundular. 6*Ben onları Mısır’dan, o sürgünlük evinden çıkarmadım mı? Ama onlar beni öfkelendirip öğütlerimi küçümsediler. 7*Şimdi sen başının saçlarını silk de üzerlerine her türlü belaları bırak. Çünkü Tevrat’ıma kulak asmadılar ve ıslah olmaz bir millettir. 8*Onlara bu kadar çok bağışlar yapan ben; nasıl böyle kimselere dayanayım? 9*Onlar uğruna birçok kralları baş aşağı ettim. Firavunu, onun kölelerini ve askerlerini vurdum. 10*Önlerinde putperestleri bozdum. İki vilayetin; yani Sur ve Sayda’nın halkını doğuda dağıttım ve tüm düşmanlarını yok ettim. 11*Şimdi sen onlara doğru de ki Yüce Rab bu şeyleri söylüyor: 12*“Ben size denizi geçirdim ve sizi düz yollardan götürdüm. Size başkan olarak Musa’yı ve halifelik için Harun’u verdim. 13*Sizi ateş direğiyle aydınlattım ve aranızda büyük harikalar yaptım; ama siz beni unuttunuz’’ diyor yüce Rab. 14*Her şeye gücü yeten yüce Rab, böyle diyor: “Bıldırcınlar size bir delil içindi. Size kendi güvenliğiniz için orduyla askerler verdim. Ama siz orada yakındınız. 15*Benim adımla düşmanlarınızın bozgununu kutlamadınız. İlle bu saate dek her zaman yakındınız. 16*Siz çölde aç kaldığınızda beni çağırmadınız mı? Nerde kaldı size yaptığım bu kadar çok bağışlar? 17*Bizi bu çöle öldürmeye niçin götürdün? Bu çölde ölmektense Mısır’da kölelik etmek bize daha iyi olurdu, demediniz mi? 18*İnleyişinize acıdım da size bu ‘Kudret Helvası’nı (Man) yemek için verdim. 19*‘Meleklerin Ekmeğini’ yediniz. Susadığınız zaman ben kayayı yarmadım mı? Oradan bol sular aktı ve sıcaklıktan sizi ağaçların yapraklarıyla örttüm. 20*Sizi verimli yörelere ulaştırdım. Önünüzden Kenan’ı, Perizziler’i ve Filistinliler’i kovdum. Daha size ne yapayım?’’ der yüce Rab. 21*Her şeye gücü yeten Rab bunu der ki: “Sizler acı suların(1) yanındayken susadığınızda adıma sövdünüz. 22*Ben bu sövgüleriniz için ateş göndermedim. Ama sular içine bir ağaç bırakıp kaynağını tatlı ettim. 23*Ey Yakup! Sana ne yapayım? Ey Yahuda söz tutmadın! Bundan böyle ben diğer milletlere gideyim ve adımı onlara vereyim ki, Tevrat’ımı gözetsinler. 24*Çünkü siz beni bıraktınız, ben de sizi bırakacağım. Benden merhamet beklediğiniz an size merhamet etmeyeceğim. 25*Beni çağırdığınızda sizi dinlemeyeceğim. Çünkü ellerinizi kana bulaştırdınız ve ayaklarınız adam öldürmeye çeviktir. 26*Gerçekten siz beni bırakmadınız. Ama kendi kendinizi bıraktınız, der yüce Rab. 27*Her şeye gücü yeten yüce Rab diyor ki: - Baba oğullarına, ana kızlarına ve çocuk bakıcısı beslemelerine yalvardığı gibi size yalvarmadım mı? 28*Ki, bana millet olasınız, ben de size Tanrı olayım; ve bana çocuklar olasınız ben de size ‘Baba’ olayım. 29*Ben sizi tavuk kendi civcivlerini kanatları altına topladığı gibi toplamadım mı? Şimdi size ne yapayım? Sizi önümden süreyim. 30*Siz bana bir kurban getirdiğiniz zaman sizden yüzümü çevireyim. Çünkü bayram günlerinizi, ‘Ay Takvimi’nin ilk günlerini ve
(1): bkz. Say. 20/10-13,
sünnetlerinizi reddettim. 31*Ben size peygamber kullarımı gönderdim, siz onları tutup öldürdünüz ve bedenlerine kıydınız. Ama ben onların kanının hakkını arayacağım, diyor yüce Rab. 32*Her şeye gücü yeten Rab böyle diyor: - Eviniz yok olsun(+). Sizi rüzgâr çör çöpü savurduğu gibi savurayım. Oğullarınız çocuksuz olsun. Çünkü buyruğumu hor gördünüz ve bana yakışmayan şeyler yaptınız. 33*Evlerinizi gelecek millete vereyim ki beni işitmeden iman getirsinler ve ‘Ben’ onlara ayet göstermedimse de buyurduğum şeyleri yapsınlar. 34*Onlar peygamberleri görmediyse de kendi yaramazlıklarından iğrensinler. 35*Gelecek olan o millete gösterdiğim merhamete tanığım. Onların oğulları beni fiziki görmeyip illa ruh(*) ile dediğim şeylere inanıp sevinçle coşarlar. 36* Ve şimdi ey kardeş! Bak ne büyük onur; gör de bak! Ne büyük bir millet, doğudan geliyor. 37*Ben onlara başkanlar olmak için İbrahim’i, İshak’ı, Yakup’u ve Osiyâyı ve ‘Amosu ve Mikâyı ve Osiya’yı, Amos’u, Mika’yı, Yoel’i, Abdiya’yı, Yunus’u, Nahum’u, Habakkuk ’u, Sefenya’yı, Haggay’ı, Zekeriya’yı ve Malakiya’yı ki, onun bir adı da Allah’ın Meleğidir, verdim.
(+): bkz. Mat. 23/38, Mez.1/4, (*): bkz Filp.3/3 ile karşılaştırın.
2.Bölüm: 1)Ezra'nın onlara Sodom ve Gomorra'ya benzeyeceklerini söylemesi, 8)Ezra yeni Antlaşmayı cemaate bildiriyor ki, Tanrı'nın eski lütfu onlara gelsin. 18)‘Yeni Havari Kilisesi’nin öğretilmesi ve onun iyiliğinin yapılması, 35-43)Ezra'nın büyük bir kalabalık görmesi ve Tanrı'nın oğlunun onların arasında olması.
1*Yüce Rab böyle diyor: “Ben bu milleti kulluktan attım. Onlara peygamberlerimin ağzından buyruklarımı verdim. Ama onları dinlemek istemediler; illa öğütlerimi geçersiz kıldılar.’’ 2*Onları doğuran ana onlara diyor ki: Gidin oğullar, gidin! Çünkü ben dul kalıp terk edildim. 3*Ben sizi sevinçle besledim, sizi yasla yitiriyorum. Çünkü yüce Rabbi’niz Allah’a suçlusunuz ve O’na yakışmayanı yaptınız. 4*Şimdi ben ne yapayım? Ben dul kalıp terk edilmişim. Gidin oğullar Rabten merhamet dileyin. 5*Ey baba! Ben seni şu oğullarının anası(l) üzerine tanık tutuyorum ki, antlaşmamı gözetmediler. 6*Ki, onları ayıplayasın, onların anasını yağmalatasın ve artık onlardan sana bir soy kalmasın. 7*Onların adları putperestler arasında dağılsın, yeryüzünde yok olsunlar. Çünkü yeminimi aşağıladılar. 8* Vay sana ey Asur! Neden yanında günahkârları saklıyorsun? Ey kötü millet! Sodom ve Gomorro’ya yaptığımı ansana. 9*Ki, onun yeri zift kesiklerinde ve kül tepelerinde yatıyor. Beni dinlemeyenleri de bu duruma sokacağım, diye ‘Her şeye gücü yeten Rab, diyor. 10*Yüce Rab, Ezra’ya bunu da der: Milletime haber ver; kutsal Kudüs’ün ülkesini İsrail’e verecektim onlara vereyim(2). 11*Onların onurunu yanıma alayım ve İsrail'e hazırladığım sonsuzluk evlerini onlara vereyim . 12*‘Yaşam Ağacı’ onlara hoş kokulu yağ olsun; ne emek versinler, ne de yorulsunlar. 13*Gidin ki alasınız, yalvarın ki günler geciksin. Ayrılmış krallık size hazırlanmıştır. Uyanık olun! 14*Yeri ve göğü tanıklığa çağır. Çünkü ben kötülüğü yendim ve iyiliği yarattım. Ben diriyim diyor yüce Rab. 15*Ey ana oğullarını kucakla; onları dişi güvercin gibi sevinçle besle ve ayaklarını güçlendir. Çünkü seni ben seçtim, diyor yüce Rab. 16*Ölüleri kendi yerlerinden dirilteyim, onları mezarlarından çıkarayım; çünkü ben İsrailde ismimi bildim. 17*Ey oğulların anası; korkma! Çünkü ‘Ben’ seni seçtim, diyor yüce Rab. 18*Ben sana yardım için kullarım İşaya’yı ve Yeremya’yı göndereyim ki, seni onların öğütleriyle kutsadım. Çeşitli meyvelerle dolu on iki ağaç hazırladım. 19*Hem bir o kadar çeşmeler ki oradan süt ve bal akar! Yedi büyük güller ve zambaklarla bezenmiş dağları ki, onlarda oğullarını mutlu edeyim.
(1): Ana: Kudüs(Yeruşalim) anlamına geliyor, Bak Baruh 4/19, Galt 4/26 (Ana: Göksel Yeruşalim olarak tasvir ediliyor), (2): Bkz. Mez. 22/31.
20*Dola acı, yoksulun hakkını al, fakire ver ve yetime yardım et ve çıplağı geydir. 21*Zayıf ile düşkünü kayır, topalı yerme. Çolağa yardım et ve köre kılavuz ol ki, ona ışığımı gösteresin. 22*Surların arasında yaşlıyı ve genci sakla. 23*Ölüleri bulduğun yerde göm ve o yeri işaretle. Ben de sana kıyamette baş köşkü vereyim. 24*Ey milletim! Huzur ile rahat et. Çünkü senin rahatın gelecektir. 25*Ey iyi çocuk bakıcısı! Oğullarını besle, ayaklarını güçlendir. 26*Sana verdiğim kullardan hiç kimse eksilmesin. Çünkü ben onu senin elinden isteyeceğim. 27*Yorulma! Çünkü sıkıntı ve darlık günü geldiği zaman başkaları ağlayıp üzülsünler. Ama sen sevin ve sevinçten coş. 28*Putperestler seni kıskanıyorlar; ama sana birşey yapamıyorlar, diye yüce Rab söylüyor. 29*Ellerim sana perde olsunlar ki, oğulların acı çekmesin. 30*Oğulların ile sevin ey ana! Çünkü seni ben kurtaracağım, diyor yüce Rab. 31*Uyuyan oğulların senin aklında olsun. Çünkü ben onları yerin ta dibinden çıkaracak ve onlara acıyacağım. Esirgeyen benim diyor yüce Rab. 32*Ben gelip sana acıyacağım güne dek oğullarını kucakla. Çünkü pınarlarım taşar ve lütfum hiç eksilmez. 33*Ben Ezra, Horep(1) dağında tutsak İsrailliler’e gitmem için Rabten buyruk aldım. Ama onlara geldiğim zaman beni istemediler ve Rabbin buyruğunu reddettiler. 34*Bundan ötürü size diyorum: - Ey anlayan ve dinleyen milletler! Çobanınıza katlanın. O size sonsuz huzuru verecektir. Çünkü o son zamanda gelecek olan kimse yakındır. 35*Krallığın ödülünü almaya hazır olun. Çünkü ‘Sonsuzluk Işığı’ sizi sonsuza dek aydınlatacaktır. 36*Bu dünyanın gölgesinden kaçın, onurunuzun mutluluğunu alın. Ben size kurtuluşum için apaçık tanıklık yapıyorum. 37*Size ısmarlanan armağanı alın da sevinin ve sizi ‘Göklerin Krallığı’na davet edene şükredin. 38*Kalkın durun da Rabbin şölenine nişanlı olanların sayısını görün. 39*Onlar bu dünyanın gölgesinden ayrılıp Rabten parlak ‘Cennet giysilerini’ aldılar. 40*Ey Sion! Hesabını al da senin ak giyenlerini(2) topla. Onlar Rabbin Tevrat’ına tam uydular. 41*İstediğin oğullarının sayısı tamam oldu. Rabbin büyük gücüne yalvar ki, önceden davet edilmiş milletin kutsansın. 42*Ben Ezra, Sion dağında büyük bir kalabalık gördüm ki, onu saymaya gücüm yetmedi. Tümü ezgilerle Rabbe hamd ediyorlardı(3). 43*Aralarında bir genç vardı ki, selvi boylu ve hepisinden uzundu. ‘O, onların her birisinin başlarına taçlar koyarken, daha çok yükseliyordu. Ben ise seraptan şaşakaldım! 44*O zaman bir meleğe sorup dedim ki: - Bunlar kimdir sultanım? 45*O da bana şöyle yanıt verdi: - Bunlar ölümlü giysilerinden soyunup ölümsüzlük giysilerini giydiler. Rabbin adını açıkça söylediler de şimdi taçlanıyorlar ve hurma dallarını alıyorlar. 46*Ben de meleğe sordum: - Onların başlarına taç ve ellerine hurma dallarını veren genç kimdir? O da beni şöyle yanıtladı: -O, Tanrı’nın oğludur ki O’nu dünyada açıkça söylediler. Ben de Rabbin adı için yiğitçe çekişenleri övmeye başladım. 47*O zaman melek bana: - Git Rabbi ne şekil ve ne denli apaçık gördüğünü halkıma bildir, dedi.
(1)Horeb dağı: Bak I.Krl.8/9 ve19/8,Mez.106/19 ve32, (2)İş.31/4,Çık.17/6. (3)Vah. 7/9.
3.Bölüm: 1 )Ezra, Allah'ın neden Sion'u ve Tapınağını yıktığını bilmek istiyor.
1*Ben kentin yıkılışından sonra otuzuncu(l) yılda Babil’deydim. Döşeğimde yatarken kalbim sıkıştı ve yüreğim düşünceliydi. 2*Çünkü Sion’un yıkılışını ve Babil’den olanların toplumunu gördüm. 3*Ruhum çok kederlendi. Şaşkın sözlerle ‘Yüce’ye söylemeye başlayıp dedim ki: 4*- Ya Rab yüce Allah! Sen önceden salt içinde hazırladığın sözünle yerin temellerini ve içinde olan halkı hazırladın. 5*Ellerinin işi olan Adem’e cansız beden verdin ve içine yaşam ruhunu üfledin de önünde canlı oldu. 6*Sonra onu daha o yeryüzüne atılmadan önce, sağ elinle yaptığın Cennet içine götürdün. 7*Ona yollarını sevmesini buyurdun. Ama o, ona karşı geldi. Bu yüzden ona ve tüm soyuna ölümü gönderdin. Sonra milletler, uluslar ve soylar sayısızca doğdular. 8*Her millet kendi bildiğine göre yürüyordu. Önünde yaramaz şeyler yaptılar ve buyruklarını küçümsediler. 9*Bundan sonra sen bu yüzden işleriyle yaşayanlar üzerine tufanı zamanında getirdin ve onları yok ettin. 10*Adem’e ölüm geldiği gibi onların her birisine tufandan ölüm geldi. 11*Ama birini esirgedin; Nuh’u! Onu kendi ailesiyle ki, tüm doğrular ondan çıktılar. 12* Yeryüzünde yaşayanlar çoğalmaya ve birçok çocuklarla milletler hem halklar oluştuğu zaman; yine öncekilerden daha çok kötülük yapmaya başladılar. 13*Onlar önünde günah ederken sen kendine içlerinden bir adamı seçtin ki onun adı İbrahim’di. 14*Onu sevdin ve işini bir tek ona bildirdin(2). 15*Onunla sonsuzluk antlaşması yaptın ve “soyunu sonsuza dek bırakmayacağım” dedin. 16*Ona İshak’ı, İshak’a Yakup’u ve Esav’ı verdin. Yakup’u kendine seçip Esav’ı ise(3) reddettin. Yakup da çok çoğaldı. 17*Sen onun soyunu Mısır’dan çıkardıktan sonra Sina Dağı’na götürdün. 18*Göğü indirip yeri sarstın, dünyayı silkeleyip denizleri titrettin ve dünyaya sıkıntı verdin. 19*Senin görkemin dört kapıdan; ateşten, zelzeleden, rüzgardan ve doludan geçti ki, Yakup soyuna Tevrat’ı ve İsrail’in soyunu gözetecek buyruklarını veresin. 20*Ama onlarda olan kötü yüreği kaldırmadın ki, Tevrat’ın onlarda ürün getirsin. 21*Çünkü ilk Adem kendi benliğinde kötülüğü taşıyıp buyruğa karşı geldi ve yenik düştü. Böylece onun soyundan gelenler de böyle oldu. 22*Kutsal Yasa’dan ötürü(4) yaramazlık, bozgunculuğun kökünde bağlı kalıp; iyilik gitti ve kötülük kaldı. 23*Böylece uzun zaman geçti ve yıllar birbirini kovaladı. Ta sen kendine Davut adında bir kul seçene dek. Ona, senin adına bir şehir yapmayı ve içinde tütsü ile kurbanlar sunmayı buyurdun. 24*Bu şeyler yıllar yılı oldu. Ondan sonra şehirde yaşayanlar bir suç işlediler. Adem gibi ve onun soyunun yaptığı gibi, her şeyi yaptılar. Çünkü onların da yürekleri kötüydü. 25*Bunun için sen şehrini düşmanlarının eline verdin. 26*Babil halkı sanki onlardan daha mı iyidir ki, bu yüzden Sion’da egemenlik sürsünler? 27*Ben buraya bu otuzuncu yılda geldiğimde (birçok kötülükleri gördükten sonra) canım tüm bu asilikleri görünce yüreğim bayıldı. 28*Çünkü onlar günaha devam ederken, sen onlara nasıl katlanabilirsin? Kötülük edenleri nasıl bağışlayabilirsin? Neden halkını yok edip düşmanlarını korursun ki, bunu bana hiç bildirmedin? 29*Nasıl böyle birşey olabilir? Bir türlü aklım almıyor. Babil Sion’dan iyi midir, İsrail halkından başka bir halk seni bilir mi? 30*Veya hangi milletler senin tanıklığına Yakup gibi inandılar? Ama yine de onların ödülü ortaya dökülmedi ve onların emeği bir ürün getirmedi. 31*Buyruk bilmeyen birçok milletleri gezdiğimde onların çoğalmakta olduklarını gördüm. 32*Bu yüzden bizim kötülüklerimizi ve dünya milletlerinin kötülüklerini ölç ve tart ki senin adın başka yerde bulunmaz; ama kesinkes İsrailde. 33*Ya ne zaman oldu ki, yerde yaşayanlar önünde suç yapmamış olsunlar? Veya hangi millet buyruklarını böyle gözetmiştir? 34*Araştır! Bunları adlı adınca bulursun ki, buyruklarını gözettiler; diğer milletler ise gözetmediler.

(1)Bak Neh. 13/6, (2)İş.24/5, (3)Yerm.49/8, (4)Bak Pavlus’ Mektb.ile karşılaştırın.
4.Bölüm: 1)Melek Uriel'in (Uriyal) Ezra'ya ilâhi sorular yönetmesi, 47-52)Ateş ve suyun iki yüzü ve Ezra'nın gelecek şeyleri bilmek istemesi.
1*O zaman adı Uriyal olan, gönderilmiş melek beni şöyle yanıtladı: 2*- Canın bu dünyada bayıldı ki, sen ‘Yüce’nin yollarını anladım diyorsun. 3*Ben de: - Evet efendim, dedim. Ve o bana yanıt verip dedi ki: - Ben sana üç şey göstermeye ve üç benzetme sormaya geldim. 4*Eğer sen onlardan birini bana açıklayabilirsen; ben de sana görmek istediğin yolu göstereyim ve kötü yüreğin neden geldiğini bildireyim. 5*O zaman ben de: - Sor efendim, dedim. O da bana dedi ki: - Hadi bana ateşi tart, rüzgârı ölç ve geçmiş günü geri getir. 6*Ben de yanıtlayıp: - Kadından doğan insanların soyunda kim var ki istediğin bu şeyleri yapabilsin? Dedim. 7*O da bana dedi ki: - Eğer ben sana sorup deseydim ki; denizin içinde kaç mekân, ya derinliğin başında kaç damar, ya göğün kaç çeşmeleri var? Veya Cennet’in sınırları hangileridir? 8*Belki bana dedin ki; ben dipsiz derinliklere ve ‘Cehennem’e inmedim ve hiç göğe de çıkmadım. 9*Ama şimdi ben sana başka bir şey sormadım. Nasıl ki, ateşe, rüzgâra ve geçirdiğin günlere kayıtsız kalmadıysan; onlar için de bir yanıt veremezsin. 10*Hem de: - Sen kendinin ve seninle biten şeylerini bilmeye gücün yetmez, diye de yanıt verdi. 11*Öyleyse senin bedenin ‘Yüce’yi nasıl kavrayabilir ve bütün dünya kötülükle doluyken salt benim bildiğim kötülüğü nasıl anlayabilir? 12*Ben de ona dedim ki: - Öyleyse; bize ölmektense ölmemek, canlı olup da yaramazlıkta dirilmek, sabredip ‘neden ve niçin’i bilmemek daha iyi idi. 13*O da bana yanıt verip dedi ki: - Bir kez bozkırlara bir ormana gittim. 14*Ağaçlar kendi aralarında konuşup dediler ki: Gelin gidelim, denizlerle cenk edelim de bize yer versinler ve kendimize başka ormanlar yapalım. 15*Deniz dalgaları da birbirleriyle konuşup şöyle dediler: Gelin gidelim de bozkırların ormanlarıyla cenk edelim ve orada kendimize başka yer hazırlayalım. 16*Ama ormanın düşüncesi geçersiz oldu. Çünkü ateş gelip onu yaktı. 17*Denizlerin dalgalarının düşüncesi de yanlış oldu. Çünkü kum kalkıp ona engel oldu. 18*Bu durumda sen yargıç olsaydın; önce hangisini zan altından kurtarır ve hangisini cezalandırırdın? 19*Ben de şöyle yanıtladım: İncelendiğinde ikisinin de düşüncesinin yanlış olduğu görülüyor. Çünkü ormanlara toprak ve denizlere de kendi dalgaları için yer verilmiştir, dedim. 20*O da bana yanıt verip dedi ki: - İyi karar verdin; ya kendini niçin böyle yargılamadın? 21*Nasıl ki, yer ormanlar için ve denizler de kendi dalgaları için belirlenmişse; böylece dünyevilerin ve göktekilerin de göğün yüksekliğinde olan şeyleri anlamaya gücü yeter. 22*Ondan sonra ben yanıtlayıp dedim ki: - Bana iyilik et efendim ki, bana anlamak için akıl verilsin. 23*Çünkü yüce şeyleri sormak istememiştim. Ama aramızda her gün geçen şeyler yüzünden, İsrail milletler arasında utanç içindedir ve sevdiğin halk yaramaz milletlerin egemenliği altına verildi. Hem atalarımızın Tevrat’ı(*) niçin kayboldu? Yazılı ‘kesin buyruklar’ da hiçbir yerde bulunmuyor? 24*Neden bu dünyadan çekirgeler gibi göçüyoruz ve yaşantımız korkuyla doludur? Halbuki biz esirgenmeye layık olmuştuk. 25*Ama bizde ‘anılan adın’ ne olacak? İşte bu şeyleri sordum. 26*O da bana cevap verip dedi ki: Ne denli çok şey soruyorsan o denli şaşkınlıkla dolarsın! Çünkü dünya çok çabuk geçiyor. 27*Ve gelecek zamanda doğrulara söz verilen şeyleri getirmeye eğilimi yoktur. Çünkü bu dünya yaramazlık ve çaresizlik ile doludur. 28*Son olarak bana sorduğun şeyler için sana anlatacağım. Kötülük ekilmiştir; ama onun hasatı daha gelmedi. 29*Böylece eğer ekilmiş şey çıkmazsa ve çekişmeler kendi ekildiği yerden gitmezse; onun ekildiği yerde hayır bitmez. 30*Çünkü Adem’in yüreğine yaramaz tohumun filizi ta başlangıçtan bırakıldı ve ne denli çok kötülük bitirdi! Hem hasat gelinceye dek daha ne kadar bitmesi gerekiyor? 31*Kötü tohumun filizi ne denli yaramaz yemiş bitirdi; bunu bir düşün!? 32*Sayısızca başaklar biçildiği zaman ne denli büyük harman edeceklerdir. 33*O zaman ben yanıtlayıp dedim ki: - Bu şeyler ne zaman ve nasıl olacak? Bizim yaşlarımız neden az ve derlidir? 34*O da beni şöyle yanıtladı: - Çabucak yüce Rabbe üst olmaya davranma. Çünkü O’na üst olmaya boş yere çalışıyorsun. Zira sen çok haddini aşıyorsun. 35*Doğru canlar kendi ölçülerine göre bu şeyleri sorup demediler mi ki, nasıl biz ümitvar olalım ve emeğimizin hasadının ürünü ne zaman olur. 36*Ve Yermiyal adındaki meleklerin başkanı buna şöyle yanıt verdi: - Aranızdaki soyun sayısı bittiği zaman. 37*Çünkü ‘O’ devirleri teraziyle tarttı ve zamanları ölçüyle ölçtü. Onları hesapla saydı ve söylenilen ölçü tamamlanmayınca, hiç bir şeyi kımıldatmayıp kaldırmaz. 38*O zaman ben yanıtlayıp dedim ki: - Ey efendi sultanım! Biz de tümümüz kötülükle doluyuz. 39*Belki doğruların hasadı bizim için ve yeryüzünde yaşayanların günahları için tamamlanmamıştır.
(*)Yahudilerin Tevratı: Babil’de sürgün olan Yahudiler’in Kutsal Kitabı Tevrat’ın ‘Yasaları’ anlamındadır.

40*O da bana dedi ki: - Git! Bir gebe kadına sor bakalım; kendisinin dokuz ayı tamamlandıktan sonra, onun ana rahmi kendinde çocuğunu tutabilir mi? 41*Ben de: - Tutamaz efendim, dedim. O da bana dedi ki: -Canların ölçüsü ölümde ana rahmi gibidir. 42*Nasıl ki, doğuran bir kadın doğurmanın zorunluluğundan kurtulmak isterse; öyle de o yerler kendilerinde olan emanetleri geri vermeyi isterler. 43*Sana görmek istediğin başlangıçtan gösterilsin. 44*Ben de yanıtlayarak dedim ki: - Eğer yanında esir- gendimse ve anlayışım varsa bana göster: Gelecek şeyler geçmiştekilerden daha çok mudur? Yoksa geçen şeyler geleceklerden mi daha çok? 45*Ben geçmiş şeyi biliyorum; ama ‘ne’ olacağını bilemem. 46*O da bana dedi ki: - Sağda dur da ben sana bu soruyu bir örnekle açıklayayım. 47*O zaman ben durdum ve gördüm ki önümden yanan bir fırın geçti. 48* Alev geçtikten sonra baktığımda işte duman kaldı. 49*Ondan sonra yanımdan suyla dolu bir bulut geçti ve yağmur sağanak gibi dökülüyordu. Yağmurun şiddeti geçtikten sonra, ondan geriye küçük damlalar kaldı. 50*Ve o bana dedi ki: - Kendince bir düşün! Nasıl yağmur damlalardan, ateş de dumandan daha büyükse; böylece geçenler de büyüktür. Şimdi geriye damlalar ve duman kaldı. 51*O zaman ben dua edip dedim ki: - Benim o zamana dek yaşayacağımı sanıyor musun ve o gün ne olacak? 52*O da bana şöyle yanıt verdi: - Ben sana sorduğun şeylerden bir şey söyleyebilirim; ama ben senin yaşamının ne olacağı için bir şey söylemeye gönderilmedim ve bu konuda da bir şey bilmem.
5.Bölüm: 1)Son zamanlar için çeşitli işaretler, 16)Ona Şealtiel'in gelmesi, 36)Ezra Allah'ın insanları niçin çeşitli yarattığını soruyor? 44)Hamile kadın örneği.
1*Eğer şimdi işaretleri sorarsan; öyle günler gelecektir ki, yeryüzü insanlarla dolacak ve ‘Hak yol’ gizlenecektir. Hem ülke imandan(l) kısır olacaktır. 2*Şimdi gördüğünden daha çok ve hiç işitmediğin zulüm çoğalacaktır. 3*Öyle zamanlar olacaktır ki şimdi egemenlik sürdüğünü gördüğün vilayeti bir an içinde yıkılmış göreceksin. 4*Eğer şimdi yüce Allah sana yaşam verirse; üçünsü “Sur”dan sonra güneşin ansızın(2) gecede ve ayın günde üç kere parladığını göreceksin. 5*Ağaçtan kan damlayacak; taş(3) da kendi sesini versin ve halk acı çeksin. 6*Yeryüzünde yaşayanlardan ummadığımız kişiler egemen olacaklar ve kuşlar eriyecekler. 7*Lut Gölü de balıkları dışarıya bırakacak. Gece öyle bir ses olacak ki onu çok az kişi bilecek; ama sesi herkes duyacaktır. 8*Yeryüzü birçok yerde dümdüz, alt üst olacak. Ateş sık sık atılsın da yabanıl hayvanlar kaçışsınlar ve adetli kadınlar acayip şeyler doğursunlar. 9*Tatlı sularda tuzlu sular bulunacak, tüm dostlar birbirleriyle savaşacak, o zaman akıl dahi gizlenecek, anlayış ayrılıp kendi ölçüsünde saklanacak. 10*Ve birçoklarından aranacak; ama bulunmayacak. Hem zulümle aşırılık yeryüzünde çoğalacaktır. 11*Bir kent yakın bir kente şöyle soracak: ‘Hak ve adalet eden kişi ortanda geçmedi mi?’ O da: - Yok! diyecek. 12*O zaman olacak ki, insanlar umacaklar; ama erişemeyecekler. Emek verecekler; ama ereğine ulaşamayacaklar. 13*Bu işaretleri sana söylemeye bana izin vardır. Ama eğer sen, şimdi yaptığın gibi yalvarıp ağlarsan ve yedi gün oruç tutarsan bir kez daha bundan büyük şeyler duyacaksın. 14*O zaman uyandım, bedenim çok ürperdi ve canım o derece sıkıldı ki, bayıldı. 15*Ama benimle konuşan melek beni tutarak güçlendirdi ve beni ayağa kaldırdı. 16*İkinci gece olduğunda halkımın Şealtiel(4) adındaki beyi bana gelerek: -Neredeydin, yüzün niçin yaslıdır? 17*İsrail’in kendi tutsaklığından, vilayetinde sana devredildiğini bilmiyor musun? 18*Şimdi kalk ve ekmek ye de çoban kendi sürüsünü yırtıcı kurtların eline bıraktığı gibi bizi bırakma. 19*Ben de ona dedim ki: - Benden uzaklaş ve bana yanaşma. O da dediğimi işittiği gibi benden ayrıldı.
(1)BakB.14/17,(2)Luk.21/25, (3)Habk.2/11, (4)Hag.1/1,1/12,14, 2/2.
20*Ben yedi gün oruç tuttum ve melek Uriyal’ın bana buyurduğu gibi bangır bangır ağladım. 21*Yedi gün geçtikten sonra, yüreğimin düşünceleri beni yine kederlendirdi. 22*Ondan sonra yine canım yerine ve aklım başıma geldi. Sonra tekrar ‘Yüce’nin önünde söylemeye başladım. 23*Ve dedim ki: - Ey yüce Rab - Allah! Yeryüzünün tüm ormanlarının ve ağaçlarının arasından yalnızca asmayı seçtin. 24*Dünyanın tüm yerlerinden yalnızca bir çukuru seçtin. Tüm dünyanın çiçeklerinden zambağı seçtin. Denizlerin tüm engin sularından yalnız bir ırmağı doldurdun ve tüm yapılan şehirlerinden yalnızca Sion’u kutsadın. 25*Tüm yaratılmış kuşlar içinden yalnızca güvercini andın. Tüm yaratılan hayvanlar içinden kendine bir koyunu aldın. 26*Tüm çoğalan milletlerden bir halkı ayırdın ve tümüne yabancı ‘Kutsal Yasa’nı bu beğendiğini halkına verdin. 27*Ve şimdi ya Rabbi! Niçin bu biri çoklara verdin ve öbür köklerden daha çok kökler niçin dedin? Hem senin biriciğini çoklar arasına niçin dağıttın? 28*Senin vaadlerine(1) karşı duranlar ve antlaşmalarına inanmayanlar onu çiğnediler. 29*Çünkü halkından nefret ettin; senin ellerinden terbiye olmalıydılar. 30*Bu şeyleri der demez, geçen gece gelen melek bana gönderildi. 31*Ve bana dedi ki: - Beni dinle de sana öğreteyim, beni işit ki sana daha çok şeyler açıklayayım. 32*Ben de söyle efendim dedim. O da bana dedi ki: -Sen İsrail için aklını yitiriyorsun. Sen onu ‘Yaradan’dan daha mı çok seversin? 33*Ben de ona: - Hayır efendim, dedim. Ama sonuçta, kederimden böyle söyledim. 34*Çünkü ben ‘Yüce’nin yollarını öğrenmek ve yargısının bir kısmını bilmek isterken, anladım ki, bana her saat acı veriyorlar. 35*O da bana: - Bilemezsin! dedi. Ben de: -Niçin efendim? dedim. Neden doğdum ve ana rahmi bana neden mezar olmadı ki; Yakup’un kederini ve İsrail soyunun sıkıntısını görmemiş olsaydım? 36*O da bana dedi ki: - Henüz olmamış olan şeyleri say, bana dağılmış damlacıkları topla ve bana kurumuş çiçekleri yeşil et. 37*Bana kapalı inleri aç ve kapanmış rüzgârları dışarı çıkar! Bana sesinin şeklini göster ki o zaman ben de sana görmek istediğin kaygıların nedenini göstereyim. 38*Ben de Ona dedim ki: - Efendi sultanım. Bu şeyleri kim bilebilir? Eğer bilen birisi varsa onun insanlar arasında yeri de yok. 39*Ama ben akılsızım(2). Senin bana sorduğun şeyleri nasıl söyleyebilirim? 40*O da bana dedi ki: - Nasıl söylediğin bu şeylerden birini yapamazsan; böylece yargımı ve son zamanda halkıma bildirdiğim dostluğumu bulamazsın. 41*Ben de dedim ki: - Ama; işte efendim! Sen son zamanda olacaklara yakınsın. Bizden önce olanlar veya bizden sonra olacaklar ne olacaklar? 42*O da bana dedi ki: - Ben yargımı bir daireye benzetiyorum. Nasıl ki ardında gecikmesi yoksa; böylece önünde de hızı yoktur. 43*Ben de şöyle yanıtladım: - Senin önceden olanları, şimdi olanları ve olacak olanları yapmaya gücün yetmiyor muydu ki, bir an önce yargını gösteresin? 44*O da bana dedi ki: - Yaratık ‘Yaradan’ın önüne geçemez ve dünya yaratılacakları birden götüremez. 45*Ve ben dedim: -Kuluna dediğin gibi; senden yaratılan tüm yaratıklara yaşam verdin. Yine de dünya yaratıkları taşıdı. Böyle de hazır olanları birden götürebilirdi. 46*O da bana dedi ki: - Ananın rahmine sor ve ona de ki: Mademki doğurabiliyorsun; neden vakit vakit doğuruyorsun? Gel ondan dile ki sana onunu birden versin. 47*Ben de ona yapamaz; ama zamanında doğurmak gerekiyor, dedim. 48*O da bana dedi ki: - Ben de yeryüzünde ekilmişlere ‘Toprak Ana’yı+ verdim ki, belli an ve zamanlarda doğsunlar. 49*Nasıl bir çocuk erginlerin işlerini doğuramazsa; ben de bunun gibi yarattığım dünyayı düzdüm. 50*Ondan sonra ben şöyle sordum: - Bana önünde konuşmak için yol açtın. Annemiz ki, bana gençtir demiştin; artık gittikçe yaşlanıyor. 51*O da beni şöyle yanıtladı: - Doğurana sor da o seni yanıtlasın. 52*Ona de ki: - Senin doğurdukların neden senden önce olanlara benziyorlar? Ama boyları küçücüktür.
(1)Yer.23/36, l.Krl.19/10, (2)l.Ez.8/7. +: Bkz.Osm.“ midre „.
53*O da seni şöyle yanıtlayacaktır: - Bazıları tam gençlikte doğdular ve bazıları da yaşlılık zamanında ana rahmi zayıfken doğdular. 54*Sen de iyice düşün ki, siz de sizden önce olanlardan küçük boylusunuz. 55*Sizden sonra olacaklar sizden küçük boylu olurlar. Şu yaratıklar gibi ki yaşlanıyorlar ve gençliğinin gücünü geçirmişlerdir. 56*Ben de ona dedim ki: - Ey sultanım! Eğer yanında hoşnut olduysam; yaratıklarını kiminle ziyaret edeceğini kuluna söyle.
6.Bölüm: 1)Allah'ın başlangıç ve sonu bildirmesi, 35)Ezra'ya oruç tutması buyruluyor.
1*O da bana dedi ki: -Yerin başlangıcından, dünyanın sınırları kurulmazdan, büyük rüzgârlar esmezden; 2*Gök gürültüleri gürlemezden, şimşeklerin yıldırımları parlamazdan, cennetin temelleri pekiştirilmezden; 3*Nazik çiçekler görünmezden, hareket eden güçler sağlam olmazdan, meleklerin sayısız ordusu toplanmazdan; 4*Ve havanın yücelikleri yükseltilmeden, göklerin ölçülerine ad konulmazdan, Sion’da fırınlar yakılmazdan önce; 5*Şimdiki yıllar belirtilmezden ve şimdi günah edenlerin düşünceleri benden ayrılmazdan hem iman hazinesine düzenler yazılmazdan önce; 6*Ben aklıma bu şeyleri getirdim. Salt ‘Ben’den yapıldılar, bir başka kimseden yapılmadılar! Onların sonu da benim için olsun, başka kimse için olmasın. 7*Ben de şöyle yanıtladım: -Zamanın bitmesi(l) ne vakit olacak? Öncekinin sonu ve sonrakinin başı ne zaman olur? 8*O da bana dedi ki: - İbrahim’den, İshak’a dek Yakup ve Esav bundan sonra doğmuşken; Yakup’un eli önce Esav’ın ökçesini tutuyordu. 9*Çünkü Esav(2) bu dünyanın sonu, Yakup(3) ise gelecek dünyanın başlangıcıdır. 10*İnsanın eli kolun ve topuğun ortasındadır. Ey Azra; artık sorma. 11*Ben de şöyle yanıtladım: - Ey efendi beyim! Eğer yanında hoşnut olduysam, kuluna cömert ol ve şu işaretlerin sonunu da göster. 12*O da bana şöyle yanıt verdi: - Ayağa kalk ve gür bir ses dinle. 13*Sen bir deprem gibi duyacaksın; ama yine de durduğun yer kımıldamayacaktır. 14*Bu yüzden o söylediği zaman korkma. Çünkü bu sözler son zaman için olsun ve yerin temeli anlasın. 15*Çünkü o bu şeyler söylenince titrer ve kımıldar. Çünkü sonunda her şeyin değişeceğini biliyor. 16*Ben de bu sözleri işitir işitmez hemen ayağa kalktım ve dinledim: İşte söyleyen bir ses ki onun sesi çok suların sesi gibiydi. 17*Ve şöyle diyordu: - İşte günler geliyor ki, ben yaklaştığım zaman yerde yaşayanları ziyaret edeyim. 18*Ben, kendi zulümleriyle başkalarına kötülük edenleri soruşturduğum zaman ve Sion’un aşağılanması tamamlandıktan sonra; 19*Geçmeye başlayan bu dünya gene bana nişanlandığı an, ben de bu işaretleri yapacağım. 20*Göğün önünde kitaplar açılsın ki onları herkes görsün. 21*Bir yıllık bebekler kendi sesiyle söyleyecek. Hamile kadınlar daha zamanı dolmadan üç, dört aylıkken çocuk doğuracaklar ve bunlar yaşayarak canlanacaklar. 22*O zaman ansızın, ekilmiş alanlar ekilmemiş görünecekler ve dolu ambarlar bir içinde boş(4) bulunacaklar. 23*‘Sur’ çalınsın ve herkes onu işittiği gibi şaşa kalsın! 24*Ve zaman gelecek ki dostlar kendi dostlarına düşmanlara davranır gibi davranacaklar. Dünya bu şeyler için korkacak ve pınarların damarları duracak; üç saate dek akmayacak. 25*Ama her kim bu önce söylediğim şeylerden kurtulursa, kurtuluş bulacak. Kurtuluşumu ve dünyanın sonunu görecek. 26*Belki o devşirilmiş insanlar da ki, doğalıdan beri ölümü tatmadılar. O kurtuluşu görecekler ve dünyada yaşayanların yüreği değişip başka akılda olacak. 27*Çünkü şer yok olacak ve hile söndürülecektir. 28*Ama iman çiçeklenecek ve kötülük alt edilecektir. Adalet de bunca zaman meyvesiz olduktan sonra ortaya çıkacaktır.
(1)BakKut.Kit.Dan.12/18,(2)Bak Kut.Kitb.Obad.18.Ayet, (3) Mez. 24/6; (Benzetme: Homeros’un İlyada ve Odessa destanında Turuva’lı Aşil’in gücünün topuğunda olduğunu yazıyor.), (4)Yorum: Borç verilen para bir anlık nasıl refah getiriyorsa; bunun birdenbire geri alınması da yoksulluk getiriyor.
29*Bu kez o bana söylerken; işte ben önünde durduğum kimseye yavaş yavaş bakardım. 30*O bana bu şeyleri dedi: - Ben sana gelecek gecenin zamanını göstermeye geldim. 31*Eğer sen yine dua edip yedi gün oruç tutarsan; ben sana bir kez bundan daha büyük şeyler bildireceğim ki, ben işittiğim günde olmuş olacaklardır. 32*Çünkü senin ‘uzun sözlerin’ yüce Rabbin katında onaylandı. O güçlü Allah, senin ‘dik duruşunu’ gördü ve gençliğinden beri koruduğun namusuna baktı. 33*Bu yüzden beni gönderdi ki sana bu türlü şeyleri söyleleyim. Sana; Tanrı’ya güven ve korkma, diyorum. 34*Geçen zamanlar ile boş şeyleri düşüneyim deme ki; deyip de son zamanlardan habersiz olmayasın. 35*Bundan sonra bana söylenen üç haftaları tamamlamak için yedi gün oruç tuttum ve yine ağladım. 36*Sekizinci gece yüreğim yine sıkıldı ve yüce Rabbin önünde söylemeğe başladım. 37*Çünkü ruhum çok alevleniyor ve canım sıkılıyordu. 38*Ve ben dedim ki: - Ya Rabbi! Yaradılışın başlangıcında ilk günde söyleyip dedin ki: ‘Yer ve gök olsun!’ ve senin sözünle iş bitti. 39*O zaman ruh işliyordu. Karanlık bile çevreye usulca dağıldı ve henüz daha insanın sesi senden oluşmamıştı. 40*Ondan sonra hazinelerinden aydınlık ışık çıkmasını ve işlerinin onunla görünmesini buyurdun. 41*İkinci günde yeryüzünün havasını yarattın. Ona suların arasından ayrılıp bölümesini; yani bir bölüğünün yukarıda ve bir bölüğünün de aşağıda kalmasını, isteedin. 42*Üçüncü günde sulara dünyanın yedinci(1) bölüğünde toplanmalarını buyurdun ve diğer altı bölükleri de kurutup korudun ki, onlardan şu yerler olsun: Onlar Allah’tan ekilmiş olup kulların nimetlensinler. 43*Çünkü sözün ağzından çıktığı gibi iş bitirdi. 44*Çok çeşitli meyveler, çeşit çeşit tatlar ve renkleri solmaz çiçeklerle nefis kokular çıktı. Tüm bu şeyler üçüncü günde yaratıldılar. 45*Dördüncü günde senin buyruğunla güneşin parlaklığı ve onun aydınlığıyla yıldızların düzeni oldu. 46*Onların yoktan yaratılmasını ve Adem’e hizmet etmesini buyurdun. 47*Ondan sonra beşinci günde, suların toplandığı yerde, yerin yedinci bölüğüne hayvanları; yani kuşlar ile balıkları çıkarsın, dedin ve böyle oldu. 48*Dilsiz ve cansız su yüce Allah’ın işaretiyle buyurduğu yaratıkları çıkardı. Bu nedenle milletler şaşkınlık veren işlerini anlatsınlar. 49*O zaman iki hayvan çıkardın. Onlardan birinin adını Behamot(2) ve öbürünün adını Levyatan(3) koydun. 50*Onları birbirinden ayırdın. Çünkü yerin yedinci bölüğüne, suların toplandığı yere sığmıyorlardı. 51*Üçüncü günde kuruyan o bölüklerden birini Behamot’a verdin ki, orada bin dağ olduğu yerde yaşasın. 52*Hazırladığın yedinci su bölüğünü de Levyetan’a verdin ki, istediğin zaman istediğin kimseleri yutsun. 53*Altıncı günde yere çeşitli böcekleri, dört ayaklıları ve yabanıl hayvanları çıkarmasını buyurdun. 54*Ondan sonra Adem’i yarattın. Onu tüm yaratıklarının üzerine egemen kıldın. Tüm insanlar ve senin seçkin milletin de ondan geldik. 55*Ya Rabbi! Ben bütün bu şeyleri önünde söyledim. Çünkü dünyayı bizim için yarattın. 56*Diyorsun ki: Adem’den gelen milletler hiç ile hiçtir ve tükürüğe benzerler! Hem onların mallarını kovadan düşen damlalara benzettin. 57*Yine de ya Rabbi! İşte bu hiç ile hiç sayılan milletler, bize boyun eğdirmeye ve bizi bitirmeye başladılar. 58*Biz senin halkın ki, onlara ‘ilk çocuğumdur, biriciğimdir!’ Dedin ve onlara kıskançsın. ‘Neden’ onların ellerine verildik? 59*Çünkü dünya bizim için yaratılmıştır. Niçin dünya ile mirasımızı mülk edinmeyiz? Bu şeyler nereye dek sürecek?
(1)Bak Kur’an; El Müminin S.86 ile karşılaştırın, (2)Bak Kut.Kitb.Eyüp 40/15(Su Aygırı?), (3)Bak Kut.Kit. Eyüp 3/8 ve 41/1(Timsah veya Kenan Mitolojisi’nde bir ilâh?) ve İş.27/1, Mez. 104/6.
7.Bölüm: 1)Çeşitli şeyler, 11 )Ve İsrailin payı nedir?
1*Ben bu sözleri bitirdikten sonra, geçen gecelerde gönderilen melek bana gönderildi. 2*Ve bana dedi ki: - Kalk ey Ezra! Sana bu sözleri söylemeye geldim, dinle! 3*Ben de ey ‘ilâhım’ söyle! Dedim. O da bana dedi ki: - Denizler derin ve büyük olsunlar diye geniş yerde yapıldı. 4*Varsayalım ki onun girişi dar bir yerde olsun. Yani ırmaklara benzesin. 5*Denizi keşfetmek ve ona egemen olmak için; kim önce körfezi geçmeden bir şekilde engine çıkabilir? 6*Örneğin içi her çeşit mal mülkle dolu, bozkırda yapılmış bir şehir olsa; 7*Ve onun girişi dar bir uçurum kenarında olsa... Şöyle; sağında ateş ve solunda derin su olsa... 8*İkisinin arasında; yani ateş ile suyun arasında yalnızca bir insanın ayağının tabanının sığacağı kadar bir yol olmuş olsa... 9*O şehir bir adama mülk için verilse; önüne konulan tehlikeyi aşmadan önce o kenti nasıl mülk alabilir? 10*Ben de öyledir efendim, dedim. O da bana şöyle dedi:- İsrail’in payı da böyledir, dedi. 11*Çünkü ben dünyayı onlar için yarattım. Adem, benim kesin buyruklarıma karşı geldiği zaman; onlara olması gereken şeye karar verildi. 12*Dünyanın kapıları: Dar, sıkıntılı, acılı, kısır, aşağılanmış ve tehlikelerle dolu büyük baskılarla kuşanmış oldular. 13*Ama daha büyük dünyanın kapıları öyle geniş ve güvenlidir ki ölümsüzlük ürününü getirirler. 14*Böylece eğer yaşayanlar bu dar ve boş şeylerden girmezlerse; onlar için korunan iyi şeyleri alamazlar. 15*Öyleyse şimdi niçin acı çekiyorsun? Çünkü geçicisin ve niçin çabalıyorsun? Çünkü ölümlüsün. 16*Sen geleceğini niçin yüreğine koymadın da illa hazır olanı yüreğine koydun? 17*Ben de onu şöyle yanıtladım: - Ey efendi sultanım! Sen Tevrat’ında bu şeyleri doğruların miras alacağını ve kötülerin yok olacağını buyurdun. 18*Doğrular zor şeylerle bol şeyleri ümit edecekler. Çünkü kötülük yapanlar zorluk çekseler de huzur bulmayacaklar. 19*O da bana dedi ki: -Allah’tan üstün yargıç ve yüce Rabten üstün bilge yoktur. 20*Çünkü yüce Allah’ın sunduğu ‘Kutsal Yasa’yı hor gördükleri için çoğu bu yaşamda yok olurlar. 21*Çünkü yüce Allah, dünyaya gelenlere, cezalandırılmamaları ve geldikleri zaman dirilmek için ne yapıp, neyi gözeteceklerini buyurdu. 22*Ama onlar dinlemediler ve O’na karşı sapıp kendilerine boş düşünceler düzdüler. 23*Suç işleyiciler, hileciler olup gururlarından yüce Rabbe dediler ki; ‘yoktur!’ ve O’nun yollarını kabul etmediler. 24*O’nun dinini küçümsediler, antlaşmalarını tanımadılar. O’nun vaadlerine inançları yoktu ve O’nun işlerini de tutmadılar. 25*Bu yüzden ey Ezra! boş şeyler boşlar için, dolu şeyler de dolu olanlar içindir. 26*İşte zaman gelecek ki sana önceden söylediğim işaretler ortaya çıkacak ve ‘Gelin’+ görünecek; hem toprak içinde gözlerden gizli olan şeyler apaçık görülecek. 27*Her kim biraz önce o dediğim belalardan kurtulursa, benim harikalarımı görecek. 28*Çünkü oğlum İsa(+) ona bağlı olanlarla ortaya(1) çıkacak ve dörtyüz yıla dek kalanlar sevinecek. 29*Bu yıllardan sonra oğlum Mesih, tüm nefes alan insanlarla birlikte ölecek. 30*Eski sıkıntılardaki gibi, yedi güne dek önceki sessizliğe(2) dönülecek; şöyle ki, hiç kimse kalmayacak. 31*Ama o yedi gün geçtikten sonra da uyuyan dünya uyanacak ve kötü olan şey ölecek. 32*O zaman yer kendi içinde uyuyanları ve toprak o sessizlikte yaşayanları yine geri verecek ve mezarlar da kendilerine emanet konulan canları reddedecek(3). 33*Yüce Rab da takdir tahtının üzerinde görünecek; belalar geçecek ve sabır tükenecek. 34*Yalnızca adalet kalacak, doğruluk ayakta duracak ve iman bir olacak. 35*Yapılan işlerin mükâfatı sonra gösterilecek(4) adalet uyanık olacak ve artık kötülük bulaşmayacak. 36*O zaman ben dedim ki: İbrahim Sodomlular için Musa çölde günah eden atalarımız için; 37*Ve ondan sonra Akan ve Samuel zamanında olanlar İsrail için; 38*Davut kırgın için, Süleyman ise Tapınağa gelecekler için; 39*İlyas(5) yağmuru alanlar ve bir ölünün dirilmesi için; 40*Hizkiya Sanharib zamanında halk için ve birçok kişiler birçok kişiler için dua ettiler. 41*Eğer kötülük büyüdü, zulüm çoğaldıysa ve doğrular kötüler için dua ettilerse; neden şimdi bu şeyler olmasın? 42*O da bana şöyle yanıtladı: - Şimdiki dünya son değildir, içinde sıkça yücelik var. Bu yüzden onlar güçsüzler için dua ettiler.
(+)Türkçe’ye “İsa” olarak geçen bu kelimenin Latincesi Domini(Domus: Tanrı), Yunancası Hristos ve İbranicesi Yesu’dur, (1)Bak İncil Yuh.12/34, (2)Bak Vah.8/1 “Sükunet zamanı", (3)İş.26/19, (4)Mez.22/27, Zek.14/9, (5)Ekl.48/5.
43*‘Din Günü’ ise bu zamanın sonu ve gelecek ‘ölümsüzlük’ zamanının başlangıcı olacaktır. Onda kötülük kalmayacak. 44*Aşırılık dinecek, dine inançsızlık son bulacak; ama adalet büyüyecek ve doğruluk güneş gibi doğacak. 45*O zaman yok olanı kurtarmayı ve galibi yok etmeyi ‘kimse’ başaramaz. 46*Ben de ona yanıt verip şöyle dedim: - İlk ve son dediğim budur! Eğer Adem’e yer verilmeseydi veya onu verdikten sonra onu günahtan beri tutsaydın daha iyi değil miydi? 47*Çünkü insanın kederle dirilmesi veya öldükten sonra azaba katlanması neye yarar? 48*Ey Adem! Ne yaptın? Suçlu olan yalnız sana bela gelmedi. Kesinlikle senden gelen bize de geldi. 49*Bize ölümsüzlük sözü verilmesi neye yarar? Çünkü ölümcül işler yaptık. 50*Sonsuzluk ümidi öncelikle verildi. Ama biz kötüyken gereksiz olduk. 51*Bize şifa ile iman mekânları kuruldu. Çünkü biz yaramazlık yaptık. 52*Sabır ile dirilenleri korumak için, yüce Rabbin görkemi alıkonuldu. Çünkü biz çok kötü yollara saptık. 53*Cennet gösterildi ki, onun yemişi bozulmaz ve sonsuzdur. İçinde şifa ve emniyet var. Ama biz girmeyiz; ille de beğenilmeyen yerlerde oluruz. 54*Ölçüsüz davranmayanların yüzü yıldızlardan daha çok parlasın. Çünkü yüzlerimiz geceden daha çok karanlıktır. 55*Biz diriyken, yaramazlık ettiğimiz zaman; ölümden sonra dert çekmeye başlayacağımızı hiç düşünmedik. 56*O da beni yanıtlayıp dedi ki: - Bu kavga sözleridir. Yerde doğan insan çekişecektir. Eğer yenilirse dediğin olsun; ama yenerse benim dediğim olsun. 57*Çünkü bu yaşam şu yaşamdır ki, Musa hayattayken, bu konuda halkına: ‘Kendine yaşamı seç ki yaşayasın. ’ demişti. 58*Ama onlar ona ve ondan sonra gelen peygamberlere ve bana da inanmadılar. Çünkü onlara söyledim. 59*Bu gaflet onları yok edecek; ama kendilerine kurtuluş verilenlere sevinç olacak. 60*Ben de şöyle yanıtladım: - Ey Efendi! Ben biliyorum ki, yüce Rabbe ‘merhametli’ diyorlar. Çünkü ‘O’ dünyaya gelmeyenlere şevkatli ve O’nun dinine dönenlere merhametlidir. 61*Çünkü ‘O’ gazaba kolay gelmez ve suçlulara kendi yaratıklarına sabrettiği gibi sabreder. 62*Ve cömerttir. Çünkü gereksinimlerimize göre bağışlar. 63*Merhametlidir. Çünkü ‘O’ yaşayanlara, daha göçmemiş olanlara ve sonra gelecek olanlara çok esirger. 64*Eğer merhametlerini çoğaltmamış olsaydı dünya ve üzerinde yaşayanlar dayanamazlardı. 65*Hem de bağışlar. Çünkü eğer yaramazlık edenleri yaramazlıklarından yanıltmak için kendi gönlünden bağışlamasaydı; insanın on bin bölüğünden bir bölüğü bile yaşama eremezdi. 66*O ‘Hakimdir!’ Eğer kendi sözüyle şifa bulanlara bağışlamasaydı ve bir çok isyanları yok etmeseydi; 67*Belki sayısızca insan topluluklarından az kimse kalırdı.
8.Bölüm: 1)Ezra'nın Allah'ın acıması hakkında konuşması, 55)Çeşitli konular ve hüküm günü için Ezra'nın sorular sorması.
1*O da bana şöyle yanıt verdi: - Yüce Rab, bu dünyayı birçok kimseler için; ama gelecek dünyayı az kimseler için yarattı. 2*Ben sana bir örnek vereyim ey Ezra! Eğer yere yalvarsaydın şöyle derdi: Sana topraktan yapılan çok çömlek; ama altın tozundan yapılan az altın vereyim. Bu dünyanın hali de böyledir. 3*Çok kimseler yaratıldı; ama az kimseler kurtulacak. 4*Ben de şöyle yanıt verdim: - Ey canım! Çünkü durum böyledir. Akılı yut ve anlayışı akıl et. 5*Çünkü sen dinlemek için gelmiştin ve peygamberlik etmek istiyordun. Ama sana yaşaman için çok zaman tanınmadı. 6*- Ya Rabbi! Dualarımızı sana armağan ediyoruz. Eğer sen kuluna izin, yüreğimize tohum vermez ve aklımızı iyi yapmazsan ki, ondan ürün çıksın, insan yerini tutan her kötü kişi neden dirilsin? 7*Çünkü kendi söylediğin gibi yalnız sen varsın ve biz ellerinin bir işiyiz. Biz senin ellerinin işiyiz. 8*Beden ana rahminde düzüldüğü zaman sen ona organlar verirsin. Senin yaratığın ateş ve suda gibi saklıdır. Hem senin işin ana rahminde yaratılmış yaratığı dokuz ay taşıyor. 9*Korunan ve saklanan şey ikisi de korunur. Ana rahmi de saklandıktan sonra, yine zaman zaman içinden biteni verir. 10*Çünkü sen buyurdun ki kendi organlarından; yani memelerden memelerin meyvesine süt götürülsün. Tâ ki; o düzülmüş şey bir zamana dek beslensin. Ondan sonra onu kendi esirgemene bırakasın. 11*Onu kendi adaletinle terbiyeleyip, dininde eğittikten ve yüceliğinle düzelttikten sonra; 12*Tüm yaratıkların gibi öldürür ve işin gibi diriltirsin. 13*Şimdi sen bu denli güçlükle yapılmış kişiyi bozuyorsun. Oysa yapılmış şey korunsun diye buyurmak daha kolay olurdu. 14*Şimdi ya Rabbi! Daha söyleyeyim. Tüm insanlar için sen ne yapacağını çok iyi biliyorsun. 15*Ama senin halkına, ona acıyorum ve senin mirasın ki ona ıstırap duyuyorum. İsrail için üzülüyor ve Yakup’un işlerinden ötürü yas çekiyorum. 16*Ben sana kendim ve onlar için dua etmeye başlayayım. Çünkü biz ki, yerde yaşıyoruz, suçlarımızı biliyoruz. 17*Hem gelecek yargıcın çabuk geleceğini duydum. 18*Bu yüzden sesimi dinle ve sözümü anla da senin önünde söyleyeyim. 19*Ezra’nın yukarı alınmadan önce sözünün başlangıcı: 20*Ben dedim ki: - Ey sonsuza dek duran yüce Rab! Senin gözlerin yüce yerler ve hava üzerine kaldırılır. Tahtın kestirilemez ve yüceliğin(l) erişilmezdir ki çevrende meleklerin ordusu titreyerek durur. 21*Onlann bekçiliği rüzgâr ve ateş ile dönüyor. Sözün gerçek ve kelâmın sonsuzdur. Buyruğun güçlü ve tasarıların görkemlidir. 22*Bakışın engin suları kurutur, öfken dağları eritir ve doğruluğun tanıklık eder. 23*Kulunun duasını kabul et ve yaratıklarının yakarışına kulağını eğ. 24*Mademki yaşıyorum(2) söylerim ve aklım oluncaya dek konuşurum. 25*Milletinin suçlarına bakma; ama sana gerçekten tapınanlara bak. 26*Halkınm, putperestlerin yaramaz adetlerine uyup yaptıklarını önemseme ama senin tanıklıklarını acılarla koruyanları önemse. 27*Önünde inançsız yaşayanları düşünme; ama dileğine göre senden korkmayı öğrenmişleri an. (28*) Yabanıl hayvanların ahlakında olanları yok etmek isteme. Ama dinini onurla öğretenlere bak. 29[28]*Hayvanlardan daha kötü olanlara öfkelenme! Ama daime adaletine ve kudretine inanmış olanları sev. 30[29]*Çünkü biz babalarımızdan sonra böyle sıkıntılarla çaresizis. Ama sana, biz günahkârlar nedeniyle ‘Merhametli’ deniliyor. 31[30 ]*Çünkü eğer iyi işlerimiz olmasa bile, bize acımak istediğinde; sana ‘esirgeyimizsin’ diyoruz. [31]*Doğ- rular ki onların çok birçok iyi işleri var. Kendi işleri için kazançlarını alsınlar. 32*İnsan nedir ki ona öfkelenesin; ya da geçici soy nedir ki onunla bu denli güçlü uğraşasın?! 33*Çünkü gerçekten (doğmuş olan insanlardan) hiç kimse yoktur ki, günah etmemiş olsun ve senin adına doğru söyleyen hiç kimse yoktur ki, ben hata etmedim desin. 34*Ama ya Rabbi! İyi işleriyle ürün getirmeyenlere acıdığın zaman; senin adaletin ve bağışlaman bununla ünlenir. 35*O da bana yanıt verip dedi ki: - Bazı şeyleri iyi söyledin ve nasıl dediysen öyle olsun. 36*Çünkü ölümden, beladan ve yok edilmeden önce suçlu olanların işlerinin hesabını istemem. 36*Ama doğruların işlerinden sevineyim; dolaşmayı, kurtarmayı ve mükâfatın namzedini anayım. [37]*Böyle; nasıl dediysem öyledir. 38*Çünkü nasıl ki, çiftçi birçok tohum tanelerini yere eker ve birçok fidanlar dikerse (ama tüm fidanlar kendi mevsimine dek dayanmazlar ve tüm dikilenler kök bağlamazlar) böylece dünyaya ekilenlerin hepsi kurtulmazlar. 39*Ben de şöyle yanıtladım: - Eğer gözünde lütuf bulduysam bırak konuşayım. 40*Nasıl ki, çiftçinin tohumları doğmadan kaybolur, zamanında yağmur almaz veya çok yağmurdan bozulursa; 41*Böylece ellerinle yoktan yaratılan ve sana benzedikleri için ‘benzerin’ diye adlandırılan insan kaybolur. Halbuki her şeyi onun için yaratmıştın. Çünkü onu çiftçinin tohumu ile bir tuttun. [42]*Bize öfkelenme! Ama halkına bağışla ve mirasına merhamet et. Çünkü sen yaratıklarına çok acıyansın. [43] *O da bana yanıt verip dedi ki: -Hazır şeyler hazırlar için ve gelecek şeyler gelecekler içindir. 44*Çünkü sen benim yaratıklarımı, ‘Ben’den daha çok sevmekten uzaksın. Şimdi ben sana ve ona sıkça yaklaşayım; ama kötülere hiç yaklaşmam. [45]*Ama bununla da yüce Rabbin önünde çok şaşkınlık yarattın ve gereği gibi alçakgönüllü oldun.
(1)İş.30/30, (2)Descartes’in “Düşünüyorum; öyleyse varım," sözüyle karşılaştırın.
[46]*Kendini doğrular arasında çok sevgili tutmaya layık görmedin. [47]*Son zamanda dünyada yaşayanlara birçok dertler ve belalar gelecektir. Çünkü büyük gururla olacaklardır. [48]* Ama sen kendin için akıllı ol ve kendi yaşıtlarının onuruyla yürü. [49]*Çünkü size cennet açılmış, hayat ağacı dikilmiş, ahiret hazırlanmış, bolluk içindeki şehir yapılmış; huzurlu, beğenilen çok güzel ve kusursuz bilgeliktir. [50]*Kötülüğün kökü kapanmış ki size uğramıyor. Hastalıkla güve sizden gizlenmiş ve ‘en adi terkedilme yeri’ne kaçmıştır. [51]*Tüm acılar bitmiş, sonunda ölümsüzlük hazinesi görünmüştür. [52] * Ama artık bana yok olanlar için soru sorma. [53]*Çünkü onlar özgürlükleriyle yüce Rabbi küçümsediler, diniyle alay ettiler ve O’nun yollarını bıraktılar. [54]*Bundan başka O’nun erdemli adamlarını çiğnediler. [55]*Ve yüreklerinde dediler ki: ‘Allah yoktur! ’ Öleceklerini bile bile böyle söylediler. [56]* Aynen nasıl ki anılan şeyler size olacaklarsa; böylece onlara da hazırlanmış susuzluk ve azap var. Çünkü yüce Allah’ın isteği insanın yok edilmesi değildi. 57*Onlar yaratık iken kendi yaratıcılarının adını kirlettiler ve onlara yaşamı hazırlayana şükretmediler. [58]*Öyleyse artık ‘yargım’ yaklaşıyor. [59]*Ben tüm bunları göstermedim; ama yalnız sana ve senin yaşıtlarından birazına gösterdim. [60]*Ben de yanıt verip dedim ki: - Evet ya Rabbi! Sen bana son zamanda olacak birçok işaretleri gösterdin. Ama ne zaman olurlar göstermedin?
9.Bölüm: 1 )Meleğin Tanrısal işaretler için haber vermesi.
1*O da bana şöyle yanıt verdi: - Zamanı anlayabildiğin kadar kendisinde ölç ve adı anılan işaretlerin bir kısmının geçtiğini gördüğün zaman; 2*Duyacaksın ki, o zaman; yüce Rabbin kendisinin yaptığı dünyayı ziyaret(l) etmeye başladığı bir zamandır. 3*Ne zaman dünyada çok depremler ve insanların kargaşalıklarını gördüğünde; 4*O zaman anlayacaksın ki, yüce Rab, bu şeyleri özellikle tâ başlangıçtan senden önceki günlerden söylemiştir. 5*Çünkü nasıl ki, dünyada olan her şeyin başı ve sonu varsa ve son görünüyorsa; 6*Böylece yüce Rabbin zamanlarmın(2) işaretleri, güçlü eylemleriyle ilk görüntüleri ve eylemlerle işaretlerinin görünen sonu vardır. 7*Kendi işleri ve inancıyla her kim sakınıp kurtuluş(3) bulursa; 8*Adı geçen sıkıntılardan kurtulsun. Benim yerimde ve sınırlarımda kurtuluş görsün. Çünkü ben kendimi ta önceden kutsadım. 9*O zaman benim yollarımı kötü kullananlar dertle dolsunlar ve onları küçümseyerek bırakanlar azaba katlansınlar. 10*Çünkü onlar yaşarken nimetlerimi alıp beni bilmediler. 11*Bunlar ellerindeyken dinimden bıktılar; hem onlara tövbeye açık yer varken umursamadılar ve onu küçümsediler. 12*Ama onu ölümden sonra acı içinde duyacaklar. 13*Sen artık dikkat et! Kötülüklerin nasıl acı çekeceklerini sorma. Ama doğrular o kişilerdir ki dünya onların ve onlar içindir. Ne zaman ve nasıl kurtulacağını düşün. 14*Ben de yanıt verip dedim ki: - Artık söyledim, şimdi de söylüyor ve bundan sonra da söyleyeceğim budur: Yok olanlar kurtulanlardan o denli çoktur ki dalga dalgadan büyüktür. 15*O da beni şöyle yanıtladı: - Tarla ne şekilse tohumlar da o şekildir(4) çiçekler ne çeşit ise renkler de o çeşittir. 16*Usta nasılsa işçiler de öyledir, çiftçi nasılsa tarladaki işçiler de öyledir. Çünkü evrenin zamanı “O”(5) idi.17*Ve eğer ben şimdi olanlara yaşamaları için dünyayı hazırladığım zaman; yapılmadan önce bana karşı kimse birşey söylememiştir. 18*Çünkü ta o zamandan beri, şimdiki gibi herkes bu hazır dünyada hiç tükenmez ürünlerle ve anlaşılmaz tabiatın tertibi altında yaratılmış olurdu. 19*Ama onların etiği bozuldu. Ben de dünyaya baktım ve gördüm ki, yetişen kaygılar için sıkıntılar var. 20*Bunu görüp ona çok bağışladım. Kendime salkımdan bir tane ve büyük bir milletin arasından bir fidan seçtim. 21*Şimdi boşuna doğmuş çoğunluk yok olsun ve benim tanem hem büyük emekle beslediğim fidanım korunsun.

(1)İş.30/27, (2)Dan.12/9, İş.10/23, (3)Habk.2/4, (4)İş.24/2, (5)Veya: “Varlığa neden olan “O” idi.”.
22*Şimdi yedi günü de oruçsuz geçirirsen; çiçeklerle dolu bir yere git. Orda ev yapılmamış olsun. Ama o yerin çiçeklerinden ye. Et yeme, şarap içme; ancak çiçekleri ye. 23*Ve durmadan yüce Rab’be yalvar. Ben de geleyim, seninle söyleşeyim. 24*Böylece ben, onun bana dediği gibi Ardat dedikleri yere vardım ve çiçekler arasında oturdum. 25*Ve yerin sebzelerinden yiyerek doydum. 26*Yedi gün sonra ben çayır üstünde yatıyorken yine eskisi gibi yüreğim sıkılmaya başladı. 27*Ağzımı açarak yüce Rab’- bin önünde söylemeye başladım ve şöyle dedim: 28*- Ya Rabbi! Bize görünmek istediğinde, atalarımız Mısır’dan çıktıkları zaman onlara dolaşılmaz, çorak çölde göründün. 29* Ve dedin ki: - Ey İsrail! Beni dinle ve sen ey Yakup’un soyu, sözümü susup dinle! 30*Çünkü işte ben dinimi sizde ekerim ki aranızda ürün getirsin de onunla sonsuza dek mutlu olasınız. 31*Ama atalarımız dini kabul edip gözetmediler ve buyruklarını korumadılar. Lakin dinin ürünü kaybolmadı. Çünkü senindi. 32*Onu kabul edenler ise yok oldular. Çünkü ekilmişi korumadılar. 33*Şimdi işte kural bu: Yer bir tohumu, deniz bir gemiyi, bir kap yiyeceği veya içeceği kabul ettiği zaman, eğer içine tohum ekilmiş şey bozulursa, ya da içine bir şey konulmuş nesne parçalanırsa; 34*Ekilmiş veya kabul olunmuş şey de yok olur. Şöyle ki kabul olunan şey artık elimizde değil. Ama bize böyle olmadı. 35*Gerçi biz dini kabul ettik ve yok olduk. Çünkü suçlu olduk ve onu kabul eden yüreğimiz de yok oldu. Ama din yok olmadı ve kesinlikle kendi potansiyelinde kaldı. 36*Bu kez ben kendi yüreğimde böyle söylerken, gözlerimle baktığım an sağ yanımda bir kadın gördüm. 37*Bu kadın yas çekiyor ve yüksek sesle ağlıyordu. Canı çok acı çekiyor, giysileri yırtık ve başında kül vardı. 38*Ben de kendi düşüncelerimi bırakarak ona döndüm ve ona: -Niçin ağlıyorsun, canın niçin acı çekiyor? Dedim. 39*O da bana dedi ki: - Efendi! Bırak beni de kendime ağlayayım ve daha çok acı çekeyim. Çünkü çok canım acıyor ve çok dertliyim. 40*Ben de ona: - Başına ne bela geldiyse söyle, dedim. 41*O da bana dedi ki: - Ben cariyen; kısır bir kızdım ve otuz yıldır evliydim ama doğurmamıştım. 42*Otuz yılda gece gündüz; her saat ve her gün yüce Rabbe yalvardım. 43*Otuz yıldan sonra olacağı varmış ki, yüce Allah ben cariyeni cariyeni kabul etti, benim derdime baktı ve belalarımıza gözünü çevirdi. Bana bir oğul verdi. Ben, kocam tüm hemşehrilerim çok sevindik ve ‘Her şeye gücü yeten yüce Allah’a çok şükrettik. 44*Onu büyük emeklerle yetiştirdim. 45*O büyüyüp ergen yaşa gelince ona düğün yaptım.

10.Bölüm: 1)Simgesel kadının oğlunun ölümü ve ne anlama geldiği.
1*Ama oğlum gerdeğe girdiği gibi düştü ve öldü! 2*O zaman hepimiz mumları söndürdük ve tüm şehirlilerim bana baş sağlığı dilemeğe geldiler. Ben de ta öbür günün akşamına dek hiç konuşmadım. 3*Herkes bana baş sağlığı diledikten sonra rahatlandım ve gece kalkıp kaçarak, gördüğün gibi bu yere geldim. 4*Artık şimdi şehire dönmemeye karar verdim. İlla burada yemeksiz içmeksiz kalayım, hiç durmayıp yas çekeyim ve burada ölünceye dek oruç tutayım. 5*Böylece söylediğim sözlerimi bırakıp, ona kızgınlıkla yanıt verdim ve dedim ki: 6*Ey tüm kadınlardan daha çok deli kadın! Bizim yasımızı ve bize olan bu şeyleri görmüyor musun? 7*Ki anamız Sion, her türlü acıyla üzgün, büyük kötülüklerle belalara uğramış ve yas içindedir. 8*Şimdi biz yas çekip üzgün ve bitkiniz. Ama sen bir oğul için kaygı mı çekiyorsun? 9*Gel yere sor da sana desin ki: ‘Üzerimde bu denli çok doğanların düşüşüne yas çekmem gerekiyor.’ 10*Çünkü önceden herkes ondan doğmuş, diğerleri de sonra gelmiştir. İşte tümümüz yok olmaya gidiyoruz ve onların birçoğu da yok oldu. 11*Şimdi hanginizin daha çok yas çekmesi gerekiyor ki, böyle büyük bir çoğunluğu yitiren onun mu? Yoksa sen mi ki, bir tek şeye acıyorsun? 12*Ama bana dersen ki: ‘Benim ağlayışım, yerin ağlayışına benzemez. Çünkü ben rahmimin meyvesini yitirdim, onu güçlükle taşıdım ve sancıyla doğurdum.’ 13*Ama dünyanın kuralına göre getirir ve varolan birçok halk daima, olduğu gibi O’na geri döner. 14*Ben de sana diyorum ki, nasıl sen onu güçlükle doğurdunsa; böylece yer onu önceden yetiştiren insana kendi ürününü verir. 15*Şimdi yüreğindeki acıyı gizle ve sana olmuş olan şeylere iyice katlan. 16*Çünkü eğer yüce Allah’tan takdir edilmiş şeyleri adil bilirsen; O’nun tasarısını zamanında duyarsın ve bu yüzden övülmüş olursun. 17*Şimdi şehire var, kocana git. 18* Ama o bana: - Gitmem ve şehire girmem! Ama burda ölürüm, dedi. 19*Ben de ona yine: - Yineleme! Ama sana iyi öğüt verene boyun eğ; dedim. 20*Çünkü kaç kez Sion’un başına gelmiştir? Kutsal Kudüs’ün acılarıyla avun. 21*İşte görüyorsun ki Tapınağımız yıkılmış, mezbahımız döküntü olmuş ve kutsal mekânımız bozulmuştur. 22*Müzik enstrümanlarımız çalmıyor, ezgilerimiz dindi, sevinçli günler geçti, şamdanımızın ışığı söndü ve cengimizin Tâbutu (Ahit Sandığı) çalındı, hem kutsal şeylerimiz kirletildi. 23*Bizde anılan isim çabucak rezil oldu, oğullarımız utançlı oldular, imamlarımız yakıldılar, Levililerimiz sürgün edildi, kızlarımızın ırzına geçildi, kadınlarımız zorla alkonuldu, iyilerimiz yağmalandı, çocuklarımız kaybedildiler, gençlerimizi köle oldular ve yiğitlerimiz güçsüz kaldılar. 24*Ve hepsinden daha kötüsü, o Sion ki, önceden ‘nikâh bedeliyle alınmıştı mührü bozulmuş ve onurunu yitirmiş oldu. Çünkü o da bize düşmanlık edenlerin ellerine verildi. 25*Şimdi sen büyük kederi bırak ve birsürü acılarını kendinden at ki, yine ‘Her şeye gücü yeten Allah’ seni bağışlasın ve yüce Rab sana öfkesinden rahat ve huzur versin. 26*Ben böyle söylerken, onun yüzüyle görüntüsü ansızın aydınlık ve suratı parlak oldu. O derecede ki ben ondan çok korktum. 27*Acaba bu nedir diye kendi kendime düşünürken? İşte o yüksek ve çok güçlü olan sesiyle bağırdı. O derece ki kadının ağzının sesinden yer titredi. 28*Ben baktığımda artık kadın ortalıkta görünmedi. Ama ortaya bir şehir çıktı. Onun yeri ve ne şekilde olduğu emellerindeen belli oluyordu. 29*Ben korkumdan çabucak çağırıp dedim ki: 30*Hani o bana gelen melek Uriyal ki, beni bu durumdaki şaşkınlığıma getirdi; giysilerim beni yok etmeye ve duam da utanca döndü. 31*Ben bunu söylerken o da bana geldi ve benim ölü gibi yattığımı gördü. Aklım başımda yoktu! O zaman sağ eliyle tutup bana güç verdi ve beni ayağa kaldırdı. Bana: - Git! Aklın ve yüreğin hasta. Neden üzüldün ve niçin şaşkınsın? dedi. 32*Ben de dedim ki: - Çünkü beni bıraktın. Ben de dediğin gibi yapıp bozkırlara çıktım ve şimdi öyle şeyler gördüm ki, söylemeye gücüm yok. 33*O da bana: - Mert gibi dur da sana öğreteyim, dedi. 34*Ben de: - Efendim! Bana söyle ve beni bırakma ki sessiz olmayım, dedim. 35*Çünkü önceden bilmediğim şeyleri gördüm ve şimdi de bilmediklerimi işiteyim. 36*Yoksa aklım mı aldanıyor ve canım düş mü görüyor? Şimdi lütfedip kuluna açıkla. Bu rüyanın anlamı nedir? 37*O da bana yanıt verip dedi ki: - Şaşırma! Beni dinle de sana öğreteyim ve sana o korktuğun şeyler hakkında söyleyeyim. Çünkü yüce Rab sana çok gizemler gösterdi. 38*O senin ‘doğru yolunu’ gördü. Sen kendi halkın için dinlenmeksizin kaygı ve Sion için yas çekiyorsun. 39*Şimdi demin sana görünen bu düşün anlamı budur: 40*O yas çeken kadın ki ona baş sağlığı dilemeye başlamıştın. 41*Şimdi artık kadın şeklini göremiyorsun. Ama sana yapılmış bir şehir göründü. 42*Onun sana kendi oğlu için söylediğinin anlamı da budur: 43*Gördüğün kadın Sion’dur ki, şimdi onu bir şehir gibi yapılmış görüyorsun. 44*Onun sana ‘Otuz yıldır kısır idim’ dediğinin anlamı da budur: Artık otuz yıl geçti ve içinde bir kurban sunulmadı. 45*Ama otuz yıldan sonra Süleyman bir şehir yaparak içinde kurbanlar sunmuştu. Bu kısır’ın bir oğul doğurması demektir. 46*‘Onu emekle besledim’ dediği de budur: Bunlar kutsal Kudüs’te yaşayanlardır. 47*Onun sana: ‘Oğlu gerdeğe girerken öldü ve ona bir şey oldu!?’ dediği şeyler; kutsal Kudüs’e olan yıkımıdır. 48*Şimdi sen onun yüzünü gördün ve oğluna yas çektiğinden, onu avutmaya başladın. Böylece o olmuş olan şeylerin izahı için, bu şeyler sana keşf olunmalıydılar. 49*Şimdi yüce Rab görüyor ki, sen gerçekten üzgünsün ve tüm yüreğinle ona acıyorsun; sana kendi yüceliğinin aydınlığını ve görkeminin parıltısını gösterdi. 50*Çünkü bu nedenle sana, o ıssız yerde bulunmanı söyledim. 51*Çünkü yüce Rabbin sana bu şeyleri göstereceğini biliyordum. 52*Bu yüzden sana, binanın temeli olmayan bozkıra gelmeni söyledim. 53*Çünkü yüce Rabbin şehrinin gösterileceği yerde; insan binasının işini dayandırmak olanaksızdı. 54*Ama sen korkma! Yüreğin gevşemesin. İlla gözlerin görebildiğince binanın büyüklüğüne ve parlaklığına bak. 55*Ondan sonra kulakların duyabildiği kadar duysun. 56*Çünkü birçoklarından daha çok mutlusun ve yüce Rabten bir şekilde çağrıldın ki, az kişiler çağrıldılar. 57*Yarın gece de burada kal da Yüce Rab sana sonun rüyalarını göstersin. Yüce Rab onları son zamanda yeryüzünde yaşayacaklara yapacaktır.
11.Bölüm: 1 )Ezra'nın oniki kanatlı ve üç başi ı muhteşem bir kartal görmesi. Onun uçuşu, tüm dünyaya egemenliği ve gövdesinden konuşması, 10)Ondan birçok tüyceğizlerin çıkması hükmetmesi; ama yine kaybolması, 11- 32)Bir başının tüm dünyayı ürkütmesi ve birinin diğerini yemesi, 35-36)Bir aslanın çıkması ve insan gibi konuşması, 38)Ve Allah'ın öfkesi.
1*Ben de onun bana dediği gibi, o gece ve öbür gece de orada uyudum ve düşümde gördüm ki: İşte rüyadan kartal çıkıyor on iki yelek kanatlı ve üç başlı. 2*Baktığım anda yeryüzüne tüm kanatlarını yayıyordu ve göğün tüm rüzgârları bile toplanıp onun üzerine esiyordu. 3*Ve gördüm ki, onun yeleklerinden başka yelekler ona karşı çıkıyor; ufak ve küçücük tüyceğizlere dönüyordu. 4*Ama başları dinleniyordu. Ortadaki baş diğer başlardan daha büyüktü. Sonunda o da öbürleriyle rahatta oluyordu. 5*Ondan sonra baktım ki kartal kendi yelekleriyle uçtu; yeryüzüne ve yerde yaşayanlar üzerine saltanat sürdü. 6*Ona baktığımda, gök altında olan her şeyi onun ele geçirdiğini gördüm. Ona hiç kimse ve yeryüzünde olan yaratıklardan birçoğu karşı gelemedi. 7*Ondan sonra baktım, kartal kendi pençeleri üzerine kalktı ve kendi yeleklerine söyleyip dedi ki: 8*- Tümünüz birlikte beklemeyin. Her biriniz kendi yerinde uyusun da nöbetleşe bekleyin. 9*Başlar ise sonra için beklesinler. 10*Böylece ben de baktım ve gördüm ki, ses başlardan çıkmıyordu. Kesinlikle gövdesinin ortasından çıkıyordu. 11*Ondan sonra ben onun ters yeleklerini saydım ve işte sekiz tane idiler. 12*Sonra baktığımda işte sağ tarafından bir yelek kalktı ve tüm yeryüzüne egemen oldu. 13*O egemen olurken onun sonu geldi ve artık yeri görünmedi. Ondan sonra bir başkası egemen oldu ve uzun süre dayandı. 14*O da egemen olurken, onun sonu geldi ve önceki gibi görünmez oldu. 15*Ve işte ona bir ses gönderildi ve dedi ki: - Sen bu kadar zaman dünyaya egemen oldun; dinle! 16*Sen bir daha görünmeden önce sana bu şeylerden haber verdim. 17*Senden sonra senin durduğun zaman kadar hiç kimse duramayacak; yarısını bile duramayacak. 18*Ondan sonra üçüncüsü kalktı, öncekiler gibi saltanat sürdü ve o da görünmez oldu. 19*Ve öbürlerin de her birisine böyle oldu. Yani saltanat sürmek ve görünmez olmak. 20*Bir kez daha baktığımda; işte sonra gelen yelekler de egemen olmak için yanından kalktılar. 21*Onlardan bazıları egemenlik sürdüler; ama çabucak görünmez olmuşlardı; ve de onlardan bazıları kalkıyorlardı; ama egemen olamıyorlardı. 22*Bu şeylerden sonra baktığımda; işte ne on iki yelekler, ne iki tüyceğizler artık göründüler. 23*Kartalın gövdesinde dinlenen iki baştan ve altı tane tüyceğizden başka birşey kalmadı. 24*Ondan sonra baktım da işte altı tüyceğizden ikisi ayrılıp sağ yanında olan başın altına kondular. 25*Ve diğer dördü kendi yerrinde durdular. Hem baktım da işte kanatlar altında olan yelekler kalkmak ve egemen olmak istiyorlardı. 26*Ve baktığımda işte biri kalktı; ama çabucak görünmez oldu. 27*Sonradan gelenler de öncekilerden daha çabuk görünmez oldular. 28*Bir kez daha baktım da kalan ikisi, kendi kendilerine egemen olacaklarını sanıyorlardı. 29*Ama onlar o düşüncedeyken işte dinlenen başlardan biri; yani o ortadaki uyandı ve bu baş iki baştan daha büyüktü. 30*Ben iki başın birbirlerine bitişik olduğunu gördüm. 31*Ve işte o baş, bitişik olan başlarla dönüp kanatlar altında olan ve: ‘yönetelim!’ diyen iki yeleği yuttu. 32*Böylece bu baş, tüm yeryüzünü çok korkuttu! Ona ve yaşayanlarına çok kötülük yapıp zorbalık yapıyordu. Ve tüm önceki kanatlardan daha çok egemen oldu. 33*Ondan sonra baktım ki, işte ortada olan baş da kanatlar gibi görünmez oldu. 34*İki başlar kalkmışlardı ki onlar da dünyaya ve üzerinde yaşayanlara zorbalık yaptılar. 35*Sonra baktım ve işte sağda yanda olan baş, sol yanda olan başı yedi. 36*Ve bir ses duydum ki: - Önüne bak ve gördüğünü iyi düşün, diyordu. 37*Ben de baktım ve işte bir nesne ki, insan sesiyle çağırıp kartala söyledi ve dedi ki: 38*- Dinle de sana yüce Rabbin dediğini söyleyeyim: 39*Sen o dört hayvandan kalan değil misin? Onları benim dünyama egemen kıldım ve onlara da zamanlarının sonunu getirdim. 40*Dördüncü olan sen ise gelip tüm geçen hayvanları yendin; dünyaya büyük korkuyla ve tüm dünyaya büyük zorlukla yönettin. Hem bunca zamandır tüm dünyada hileyle mekan tuttun. 41*Dünyayı doğrulukla tutmadın. 42*Alçak gönüllü kişileri incittin, dürüstlere sıkıntı verdin; yalancıları sevdin, ürün getirenlerin yerlerini bozdun ve sana zarar vermeyenlerin surlarını yıktın. 43*Senin haykırışın tâ yüce Rabbe ve kibirin ta büyük Allah’a çıktı. 44*Yüce Rab da kibirin zamanlarına baktı ve işte tükendiler ve onun alçaklıkları tamamlandı. 45*Bu yüzden sen ey kartal artık görünme! Ne sen ne senin görkemli kanatların; ne senin yaman tüyceğizlerin, ne senin yavuz başların, ne senin kötü pençelerin ne de bütün boş gövden. 46*Tâ ki; tüm dünya sevinsin ve zorundan kurtulmuşa dönsün. Hem onu yaratanın adalet ve merhametine ümit bağlasın.

12.Bölüm: 1)Gizemler, rüyetler ve son zaman hakkında.
1*Bu kez aslan bu şeyleri kartala söylerken baktım. 2*İşte kalan baş ve ona geçip de egemen olmaya kalkan kanatlar görünmediler. Onların yönetimi az ve azgınlıkla doluydu. 3*Baktığımda işte görünmez oldular ve kartalın tüm gövdesi yandı! Tüm yeryüzü çok korkmuştu. O zaman ben o gürültüden ve aklımın şaşkınlığından, hem büyük korkudan uyandım da Ruhuma dedim ki: 4*- Sen bana bunu yaptın ve yüce Rab’bin yollarının içyüzünü incelettin. 5*İşte artık yüreğim yorgun ve ruhum çok güçsüzdür. Bu gece çektiğim korkudan ötürü gücüm de kalmadı. 6*Şimdi yüce Rab’be yalvarayım ki bana ta sona dek güç versin. 7*Ondan sonra dedim ki: - Ey efendi beyim! Eğer katında lütuf buldumsa, yanında birçoklarından daha çok dost oldumsa ve gerçek durum üzere duam önüne çıktıysa; 8*Bana güç ver, kuluna bu görüntülü rüyanın yorumunu ve anlamını tümüyle açıkla ki gerçekten canımı avutsun. 9*Çünkü beni layık gördüğün için bana son zamanları gösteriyorsun. 10*O da bana bu rüyanın anlamı budur, dedi. 11*Denizden(l) çıkar gördüğün kartal, kardeşin Daniyel’e rüyada görünen egemenliklerdir. 12*Ona açıklanmadı; ama şimdi ben onları açıklıyorum: 13*İşte günler geliyor ki, yeryüzüne bir egemenlik kalkacak ve onun korkusu ondan önce olan tüm saltanatların korkusundan daha çok olacak. 14*Birbiri ardınca gelen oniki kral üzerinde egemen olacaklar. 15*Ama ikincisi yönetimi alıp; on ikisinin her birisinden daha çok zaman egemen olacak. 16*Gördüğün on iki kanatların yorumu budur. 17*Sana kartalın başlarından çıkmayıp da gövdenin ortasından çıkıp söyleyen seslerin yorumu budur: 18*Yani o egemenliğin zamanından sonra küçük olmayan kavgalar olacaktır. Şöyle ki düşmeye yüz tutsun; ama o zaman düşmesin. İlla yine önceki durumunda kararlaşmış olsun. 19*Kanatların altında kanatlara bitişik gördüğün sekiz tüyceğizin yorumu budur: 20*İçinde sekiz kıral kalkacak, onların zamanları kısa olacak ve yılları çabuk geçsin ki onlardan ikisi yok olsun. 21*Ama zamanın yarısı yaklaşacak yerde durdu ve bir zamana dek saklandı. Öbürünün zamanı yaklaşmaya başladığı anda ki, onda tükenecektir. Ama ikisi son için saklanacak. 22*Dinlenir gördüğün üç başın yorumu budur:

(1)Dan.7/3.
23*Onun son zamanlarında yüce Rab üç(1) yönetime izin verecek ve onlara birçok başka krallıklar katacaktır. Onlar yere ve orda yaşayanlara, tüm onlardan önce olanların yaptıklarından daha çok kötülükle zorbalık yapacaklardır. 24*Bu yüzden kartalın başları diye adlandırıldılar. 25*Çünkü bunlar onun zulmünü topluyorlar ve onun tam sonuna neden oluyorlar. 26*Ve görünmez olduğunu gördüğün büyük başın yorumu budur: 27*Sonunda onlardan biri kendi döşeğinde acılarla ölecektir. Ama kalan ikisi kılıçtan yok olacaktır. 28*Çünkü birinin kılıcı diğerinin yok edecek. Ama sonunda o da kılıçtan düşecektir. 29*Sağ yandan, başa takılı gördüğün kanat altında olan iki tüyceğizin yorumu budur: 30*Yüce Rabbin kendi sonu için sakladığı bunlardır. Gördüğün gibi onların egemenliği kısa ve acıyla dolu olacaktır. 31*Ormandan çıkan, koşan ve bağıran gördüğün ki, kartala söylüyordu; işittiğin gibi tüm sözleriyle onu zulümleri için azarlıyordu. 32*Bu rüzgârdır ki, onu yüce Rab üzerlerine ve onların kötülükleri üzerine son zamanlar için saklamıştır. O da onları azarlayacak ve onlara yaptıkları yırtıcılıklarım yüzlerine vuracaktır. 33*Çünkü onları capcanlı deliler olarak yargılayacak ve gerektirdiği gibi cezalandıracak. 34*Çünkü sınırlarımda korunup kalan halkımı sıkıntıdan kurtaracaktır. Onu ki, önceden size söylediğim son(2) yani ‘Din günü’ gelinceye dek sevindirecektir. 35*Gördüğün düş budur. Yorumları da bunlardır. 36*Şimdi bu yüce Rabbin sırrını bilmeye ancak sen layık oldun. 37*Bundan böyle bu gördüğün şeyleri bir kitaba yaz ve onları sakla(3). 38*Onları halkının bilgelerine öğret. Çünkü onların yüreklerinin bu şeyleri anlamaya ve bu gizemi saklamaya güçlerinin yettiğini bilirsin. 39*Ama yedi gün daha burada kal ki, sana her neyi yüce Rab göstermeye uygun görürse gösterilsin. Ondan sonra benden ayrıldı. 40*Tüm halk yedi günün geçtiğini ve benim dönmediğimi duyunca; hepsi büyükten küçüğe varıncaya dek toplandılar ve bana gelip şöyle söylediler: 41*- Biz sana ne kötülük yaptık; sana ne tuzak kurduk ki, bizi bıraktın ve burada duruyorsun? 42*Çünkü sen bize tüm kavimden; bağdan bir salkım gibi, karanlıkta bir kandil gibi, liman gibi ve fırtınadan kurtulmuş bir gemi gibi kaldın. 43*Bize olan bunca kötülük yetmiyor mu? 44*Şimdi eğer sen bizi bırakırsan; hepimizin Sion yangınında yanmış olması daha iyi olmaz mıydı? 45*Çünkü biz orada ölenlerden daha iyi değiliz. Böylece yüksek sesle ağladılar. 46*Ben de onları yanıtlayıp dedim ki: - Ümit et ey İsrail; ve sen ey Yakup evi kaygı çekme! 47*Çünkü yüce Rabbin hatırındasınız ve kudretli Allah, sizi belanızda unutmadı. 48*Ben de sizi bırakmadım ve sizden ayrılmadım. Ancak bu yere Sion’un yıkımı için dua etmeye geldim ki, Tapınağımıza olan kötülüklere merhamet dileyim. 49*Şimdi herkes kendi evine gitsin. Ben de bu günlerden sonra yine size geleceğim. 50*Böylece halk onlara dediğim gibi şehire gitti. 51*Ben de meleğin bana dediği gibi yedi gün daha bozkırda kaldım ve kırın çiçeklerinden yedim. O günlerdeki yemeğim sebzeydi(4).

(1)Dan.7/24, (2)Yuh.14/16ve15/26, Bkz. Parakletos Tesellici, Dan.12/4, (3)Dan.12/4, (4)Süryani Kadim Ortodoks Cemaati üyeleri ve Yunan Ortodoks Cemaati gibi bazı kiliseler de oruçlu günlerinde yalnız otlu ve sebzeli yemekleri, oruçlu oldukları gün içinde yiyorlar; ama et ve etli yemekleri yemiyorlar. Bu gelenek ve görenek bu ayeti çağrıştırıyor.

13.Bölüm: 1 )Ezra'nın başka bir düşte; bir insanın denizden çıktığını görmesi. Büyük bir kalabalık; ve O'nun dünyevî hiç bir silah taşımaması, 30)Tanrınm hüküm günü ve “O”nun oğlu hakkındaki olaylar., 52- 57)Ezra'nın gidip Tanrı'yı yüceltmesi.
1*Bu kez yedi günden sonra ben bir gece düş gördüm. 2*İşte denizden bir rüzgâr kalkıyor ve tüm dalgalarını çalkalıyordu. 3*Ben de baktığımda; işte o adam! Göktekilerin binlercesiyle güçleniyordu. Ve nereye bakmak için yüzünü çevirdiyse, ordaki her görünen şey titriyordu. 4*Nerede ağzından ses çıkardıysa; sesini duyanlar yanıyordu. Aynen toprağın ateşe doyduğu an yandığı gibi. 5*Bundan sonra sayısız kalabalıkları (göğün dört rüzgârından önce) denizden çıkan adamı bozguna uğratmak için toplanırlarken gördüm. 6*İşte bakıyorum, önünde büyük bir dağ(1) kesti ve üzerinde uçtu. 7*Ben de o yönü ve yeri ki, dağ oradan kesilmişti; görmek istedim, ama göremedim. 8*Ondan sonra baktığımda; işte onunla savaşmak için toplananlar çok korktular! Yine de cenk etmeye cesaret ediyorlardı. 9*O da gelen kalabalıkların saldırışını görünce el kaldırmadı ve ne mızrağı, ne de başka bir silahı vardı. 10*Aynen gördüğüm gibiydi: Ağzından ateş soluğu gibi, dudaklarından alev üfürüğü gibi bir şey ve dilinden kıvılcımlı sağanaklar(2) çıkıyordu. 11*Bu türlü şeylerle; yani ateşli soluk, alevli üfürük ve sağanakların şiddeti bile karışıp, o cenge hazır olan kalabalıklar üzerine erişince tümü yandılar. O derece ki, bir an içinde o sayısızca duran kalabalıklardan dumanın kokusundan başka bir şey kalmadı. Ben bunu gördüğüm anda çok korktum(3). 12*Ondan sonra yine o adamı gördüm; dağdan iniyordu ve yanına başka barışçıl bir cemaati çağırıyordu. 13*Bir sürü insan: Kimi sevinçli, kimi üzgün, kimi bağlanmış, kimi armağanlar getirenler gibi O’na geliyorlardı. Ben ise büyük korkumdan çok bitkinleştim ve uyanıp dedim ki: 14*Sen bu harikaları kuluna önceden gösterdin ve beni uygun gördün ki duam kabul olsun. 15*Şimdi bana bu düşün yorumunu da açıkla. 16*Çünkü aklımca sanıyorum ki, vay o zamanlara kalmışlara ve kalmışlara daha çok vay olsun! 17*Çünkü kalmamış kimseler üzülecekler. 18*Şimdi son günler için saklanmış, onlara hem de kalmamışlara olacak şeyleri anlarım. 19*Çünkü bu düşlerin gösterdiği gibi; bu yüzden büyük korkulara ve birçok zorluklara gelmişlerdir. 20*Sonuçta dünyada bulut gibi geçmektense; o son zamanda olacak şeyleri görmek, bu korkulu günlerde olanlara daha iyidir. 21*O da bana yanıtlayıp dedi ki: Bu rüyayı da sana yorumlayayım ve söylediğim şeyleri de sana açıkça göstereyim. 22*Çok kalacakları andın; işte yorum: 23*O zamanda tehlikelerden sakınan, kendini korumuş olur. Tehlikede düşenlerse yüce Rabbe işleri ve imanı olanlardır. 24*Şimdi bil ki, kalanlar ölmüş olanlardan daha çok mutlu olsunlar. 25*Rüyanın yorumu budur: Deniz ortasından çıkar gördüğün adam; 26*Odur ki, yüce Rab onu uzun zamanlardan beri saklıyor ki tek başına kendi yaratıklarını kurtaracak ve kalanların da kaydını görecek. 27*Ağzından ateş(4) soluğu ve sağanak gibi çıkar gördüğün şey; 28*Ve elinde mızrağı veya başka bir silahı yoktu. İlla kendi hücumu ile üzerine cenk etmeye gelen kalabalıkları bozdu. Onun yorumu budur: 29*İşte günler geliyor ki, yüce Rab dünyada olanları kurtarmaya başlayacak. 30*Sanki ‘O’ yeryüzünde olanlara aklını şaşırıp yetişsin. 31*Birbirlerini; bir şehir bir başkasını ve bir yer diğer bir yeri aldatmak isteyecek. Bir millet diğer bir millet ve bir ülke başka bir ülke üzerine cenk edecek(5). 32*Bu şeyler olduğu zaman o önceden sana söylediğim işaretler de yerine gelecek. O zamanda insan şeklinde(6) çıkar gördüğün oğlum size gelecek. 33*Öyle ki tüm milletler O’nun sesini işittiği zaman, herkes kendi ülkesinde diğerlerine karşı yaptıkları savaşları bırakacak. 34*Büyük, sayısız bir kalabalık toplanacak ve sanki cenge gelmek isteyecekler. 35*O ise Sion dağının tepesinde duruyor. 36*Sion artık gelsin; hepsine hazır ve bayındır görünsün. Nasıl ki, dağı(7) ellerin işi olmaksızın kesilmiş görüyorsan. 37*O(8) ‘Ben’im oğlum! Milletlerin önyargıları ile zulümlerini azarlasın ve kötü düşünceleri için üzerlerine sağanak gelsin. Onlarla; şu aleve benzeyen azaplarla cezalandırılsınlar.

(1)Zek.14/4, (2)İş.29/6, (3)Zek.14/12, (4)ll.Sel.1/7, (5)İş.26/21, (6)İsa Mesih’in, Allah tarafından gönderilen Kutsal Ruh’tan, melek Cebrail vasıtasıyla bakire Meryem’in hamile kalması ve İsa Mesih’in bedenen Meryem’den doğduğu için “insan sulbü/İnsan tabiatı taşıdığı”; yani bedenen bir insan gibi olduğu anlatılmaya çalışılıyor. Bkz. Zek.12/10, Mez.132/11, (7)Bkz. 6.Ayet, (8)Oğul kelimesi de mecazi bir ifadedir; örneğin sevdiğiniz bir kişiye: “Gel oğlum!” dediğiniz gibi. Bkz. Dan. 7/13,14 ve12/1’de ‘...büyük başkan melek Mikâel olarak çağrışım yapılması ve İncil Yahuda’nın Mek. 9. Ayette buna atfedilerek “Başkanlardan Mikâel” olarak bahsedilmesi. Bkz. Zek.12/8, Malk.3/1, Vah. 2/28 (Sabah yıldızı) Ve Tek. 6/6.
38*Onları ateşe(1) benzeyen ‘Tanrı Yasası’yla emek çekmeksizin yok etsin. 39*Başka barışçıl bir kalabalığı toplar gördüğün şey; 40*Bunlar şu Hoşea(2) adlı kral zamanında sürgünlüğe götürülen o on oymaktır. Onu Asur kralı Şalmenaser(ll) tutsak etti ve halkı ırmağın ötesine götürerek vatanından uzağa sürdü. 41*Ama onlar kendi aralarında bu görüşmeyi yaptılar: Halkın çoğunu bırakıp hiç insan türü yaşamayan başka bir bölgeye gitmeliydiler. 42*Böylece kendi vilayetinde gözetmedikleri kesin buyrukları orada gözetecekler. 43*Bu kez dar geçitlerden Fırat nehrine girdiler. 44*Çünkü yüce Rab onlara o zaman mucizeler göstererek tâ onlar nehiri geçinceye dek nehirin kaynağını kuruttu(3) 45*Çünkü o bölgeye gidecekleri yol uzaktı; yani birçok yıllık yol ve o vilayete Arsaret(4) derler. 46*O zamandan beri orada ta son zamana dek yaşadılar(5) ve dönmeye başlayacakları zaman; 47*Yüce Rab yine nehirin kaynaklarını kurutacaktır ki geçebilsinler. Bu yüzden sen bu barışçıl çoğunluğu gördün. 48*Ama halkından kalanlar onlardır ki, sınırlarım arasında bulunuyorlar. 49*Böylece toplanan milletlerin kalabalığını yok etmeye(6) başladığı zaman halkından kalanları koruyacaktır. 50*Ve o zaman onlara çok daha büyük mucizeler gösterecektir. 51*Ben de dedim ki: - Ey efendi beyim! Bunu bana göster. O adamı niçin denizin ortasından çıkarken gördüm? 52*O da bana dedi ki: - Nasıl ki, sen deniz dibinde olan şeyleri bilemiyorsan; böylece kimse oğlumu yerde göremeyecek. Onunla bile olanlar da, O’nu ta o günün zamanına dek göremeyecek. 53*O gördüğün ve onunla yalnız aydınlandığın bu düşün yorumu budur. 54*Çünkü sen kendi dinini bırakıp benimkini benimsedin ve onu araştırdın. 55*Yaşamını akıllıca düzdün ve bilgeliğe anandır dedin. 56*Bundan ötürü yüce Rabbin yanında korunan mükâfatını gösterdim. Ama üç günden sonra sana başka şey söyleyeyim ve sana büyük, harika şeyler açıklayayım. 57*O zaman ben ayrıldım. Bir bozkıra gidip yüce Rabbin önceden yaptığı şaşılası işleri ve zamanı içinde olması gereken şeylerin tasarıları için, çok övgülerle şükrettim. Orada üç gün oturdum.

(1)Yeremya 23/29, (2)ll.Krl. 17/3, (11)ll.Krl.18/9, Tobit 1/2, (3)Yeş.3/16, (4)Arasarat veya Aratta(Başka bir deyişle Arzeret): İ.Ö 20003000 yılları arasında zengin maden yataklarıyla ünlü Med ülkesinde yeri tespit edilemeyen bir şehir, (5)Bkz.Tek.30/5ve6. Ayetler ile karşılaştırın, Dan* Sıptı(Oymağı.) olarak geçiyor; ama Vah.7/5-9’da bu oymak yazılmamıştır? İsrail’in kayıp kavmi bu olabilir mi?, (6)Yerem.46/10, I.Yuh.2/28; *Bak Ams. 8/15, Say.2/31, Hak.13/2, 18/25, Yeş.19/40-48 Dan sıptı.
14. Bölüm: 1)Allah'ın Ezra ile konuşması, 23)Onun kırk gün için bir buyruk alması, 24) Beş yazıcı bulması, 40)Ve ağzını açıp dikte ettirdiği kitapları yazdırması.
1*Üçüncü günde ben bir meşe ağacı altında otururken; işte böğürtlenden bana bir ses çıkıp: -Ezra, Ezra! dedi. 2*Ben de: - Buyur ya Rabbi! dedim ve ayak üstüne kalktım. 3*O söyleyen bana dedi ki: - Ben önceden böğürtlende göründüm ve halkım Mısır’da köleyken Musa ile söyleştim. 4*Onu gönderdim ve halkımı Mısır’dan çıkardım. Onu Sina dağına götürdüm ve onu yanımda belli bir zaman alıkoydum. 5*Ona çok deliller gösterdim; hem ona zamanların gizemlerini ve sonu bildirdim. 6*Ona buyurup dedim ki: “Bu sözleri apaçık söylemelisin ve bu diğeri gizlemelisin.’’ 7*Ben de şimdi derim ki; sana gösterdiğim delilleri, gördüğün düşleri ve işittiğin yorumları yüreğinde sakla. 8*Çünkü tümünün arasından sen alınasın ve yaşıtlarınla kalkıp benim tasarılarım üzerine geçinesin; tâ zamanlar bitinceye dek. 9*Çünkü dünya kendi gençliğini yitirdi ve zamanlar yaşlanmaya yaklaşıyor. 10*Zaman on iki parçaya ayrıldı ve onlardan onuyla on birincinin yarısı geçti. 11*Onlardan ancak on birincinin yarısından sonra gelen kalıyor. 12*Hadi şimdi evinin gereksinimini gör, halkına sıkıyı ver ve onun düşkünlerini avut. Bundan sonra kötülükten kaçın. 13 *Kendinden dünya düşüncesini bırak ve üzerinden insan yükünü at. 14*Zayıflık bağlarını sök, sana zor gelen kaygıları bir yana at ve bu zamanın şeylerinden çabuk ayrıl. 15*Çünkü şimdiye dek olağan gördüğün belalar daha kötü geleceklerdir. 16*Dünya kendi yaşlılığından ne kadar eskirse; üzerinde yaşayanlara da o kadar çok belalar gelecektir. 17*Doğruluk gide gide uzaklaşır ve yalan yanaşırsa; artık gördüğün düş telaşla olmaya başlar. 18*Ben de şöyle yanıtl verdim: - Ya Rabbi! Ben kendimi senin önüne getireyim. 19*Çünkü işte bana buyurduğun gibi gideyim ve hazır olan halkı uyarayım. Ama sonra gelecekleri kim uyaracak? 20*Çünkü dünya karanlıkla kaplanmıştır ve onun insanları ışıktan yoksundur. 21*Dinin yanmıştır. Bu yüzden senden yapılmış ve şimdiden sonra yapılacak şeyleri kimse bilmiyor. 22*Ama eğer yanında lütuf buldumsa içime kutsal ruhunu sal ki, tüm dünyada önceden yapılmış ve Tevrat’ında yazılmış olan şeyleri yazayım. Böylece insanlar doğru yolu bulabilsinler ve son zamanda gelmek isteyenler yaşasınlar. 23*O da bana yanıt verip dedi ki: - Git, halkını topla ve onlara seni kırk güne dek aramamalarını söyle. 24*Sen kendine şimşir ağacından çok sayıda tahtacıklar hazırla ve çubuk yazabilmeye alışmış beş kişi al. Yani; Seraya’yı, Debariya’yı, Şalmiya’yı, Ahonom’u ve Uziya’yı. 25*Ondan sonra buraya gel, ben yüreğinde anlayış ışığını yakayım, yazmaya başladığın şeyler bitmeyinceye dek sönmesin. 26*Tamamlandıkları zaman bazısını bilgelere açıkça ve bazısını da gizlice ver ve sabahleyin bu saatte yazmaya başla. 27*Ben de o nasıl buyurduysa gittim ve tüm halkı topladım ve: - Ey İsrail! Bu sözleri dinle; dedim. 28*Atalarımız Mısır’da yabancıydılar; oradan kurtuldular. 29*Yaşam dinini aldılar; ama onu gözetmediler. Siz de onu onlardan sonra zorladınız. 30*Bölge ve Sion dağı size mülk verildi; ama atalarınız ile siz yaramazlık yapıp yüce Rabbin size ısmarladığı yollarına uymadınız. 31*Bu yüzden ‘O’ adil bir yargıç olduğundan size bağışladığını bu zamanda almıştır. 32*Şimdi sizler burdasınız, kardeşleriniz de aranızdadır. 33*Şimdi eğer siz nefsinize(*) buyurup yüreğinizi düzeltirseniz; canlı kalırsınız ve ölümden sonra huzura girersiniz. 34*Çünkü ölümden sonra yaşama geri döndüğünüz zaman; dindarlığınız olsun ki, o zaman iyilerin adları ve kötülerin işleri apaçık belli olsun. 35*Şimdi bana kimse gelmesin ve beni kırk günden önce aramasın. 36*Ben de bana buyrulduğu gibi o beş kişiyi alıp o bozkıra gittik ve orada durduk. 37*Ertesi gün bir ses bana şöyle seslendi: - Ey Ezra! Ağzını aç ve sana içireceğim şeyi iç. 38*Ben de ağzımı açtığım ve işte bana suya benzeyen; ama rengi ateş gibi bir şeyle dolu olan kupa sunuldu. 39*Ben de onu alarak içtim. Onu içtikten sonra yüreğim anlayışla sıkıldı ve göğsümde bilgi arttı çünkü aklım(1) ezberlemek için güçlendirildi. 40*O zaman ağzım açıldı ve bir daha kapanmadı. 41*Yüce Rab da o beş kişiye akıl verdi; gece söylenilen anlamadıkları rüyaları yazdılar. 42*Geceleyin yemek yiyorlardı; ama ben gündüz söylerdim ve gecede susmazdım. 43*Kırk günün içinde iki yüz dört kitap(2) yazıldı. 44*Kırk gün tamamlandıktan sonra yüce Rab şöyle söyledi: - Önce yazdığın kitapları apaçık koy ki, onları liyakat(3) ehli olanlar ve liyakat sahibi olmayanlar okusun. 45* Ama sonraki yetmiş kitabı(4) sakla ki, onları halkının bilgelerine veresin. 46*Çünkü aklın kökü, bilgeliği ve ilmin kaynağı onlardadır. Ben de böyle yaptım.
(*): Zapt ı nefis, (1)Vah.10/9 ile karşılaştır, (2)Şöyle de söyleniyor: 94 Kitap, 70 Apokalipse ve 24 Kanonik (Deuteronomik), (3)Liyakat: Bir şeyi yapmaya hak kazanmak, (4)İş.29/1 l(Mühürlenmiş), bak 26. Ayet.
15.Bölüm: 1)Ezra'nın bilgeliği, 45)Asya'nın suçu ve günahları, 54)Ve Yuhanna'nın vahyinde geçen bazı konular.
1*Rab bana dedi ki: - Ağzına koyacağım peygamberlik sözünü halkının kulaklarına söyle. 2*Onları kağıta yazdır. Çünkü onlar doğru ve gerçektir(l). 3*Sana olan kötü amaçlardan korkma ve sana karşı söyleyenlerin inançsızlıkları sana acı vermesin. 4*Çünkü her imansız kendi inançsızlığında ölür.

(1)İş.34/16, İş.24/1.
5*İşte yüce Rab der ki: ‘‘Ben dünyanın üzerine yıkımlar getiriyorum: Kılıcı, kıtlığı, kırgını ve ölümü.’’ 6*Çünkü kötülük tüm yerküreyi çok kirletti ve insanın zararları başa çıktılar.
7*Bu yüzden yüce Rab der ki: “Artık onların dinsizlikle yaptıkları yaramazlıklarına suskun kalmam ve kötülük ettikleri şeylere sabretmem. 8*İşte suçsuz ve sadık kan bana bağırıyor ve iyilerin canları durmadan çağırıyor. 9*Elbette öcümü alacağım der yüce Rab ve onlardan tüm suçsuz kanı kendime alayım. 10*İşte halkım koyun sürüsü gibi ölüme götürülüyor. Şimdi artık Mısır’da yaşamalarına da razı değilim. 11*İlla onları güçlü elle, yüksek kolla çıkarayım ve o bütün ülkeyi eskiden olduğu gibi dertle vurup bozayım. 12*Mısır yas çeksin, onun temelleri yüce Allah’ın üzerlerine göndereceği dertler ve acılarla vurulsun” 13*Çift süren çiftçiler yas çeksinler. Çünkü onların tohumları kuraklıktan, doludan ve korkutan sarılıktan eksilsinler. 14*Vay! Bu dünyaya ve içinde oturanlara. 15*Çünkü kılıcı ve kırgını olan bir millet, diğer bir millet üzerine eli kılıçlı olup cenge(2) kalkacak. 16*İnsanlar arasında karar olmayacak. Çünkü birbirleri üzerine güçlenip ne krala, ne beylere bakacaklarr. İşleri ve amaçları güçlerine göre olacak(3). 17*Bazısı şehre varmak isteyecek; ama gidemeyecek. Çünkü kibirleri yüzünden şehirler sıkıntı çekecek. 18*Evler yıktırılacak, insanlar korkacaklar. 19*Ve insan kendi yakınına acımayacak. Ekmek kıtlığından, hastalıklardan, evleri kılıçla bozulacak ve malları yağmalanacaktır(4). 20*‘İşte ben yeryüzünün tüm egemenlerini toplayacağım’ diyor yüce Rab! Tâ ki kendimi batıya, güneye, doğuya ve Lübnan’a doğru olanlara görkemle gösterip, birbirlerinin üstüne döndüreyim de onlara beylerime karşı yaptıklarını(5) ödeteyim. 21*Onlar bu güne dek beylerime ne yaptılarsa; onlara da böyle yapayım ve onların koynuna vereyim. 22*Yüce Rab - Allah! Böyle diyor: ‘Sağ elim günahkârlara bağışlamaz; kılıcım da yeryüzünde günahsız kan dökenleri vurmaktan geri kalmaz.’ 23*Öfkesinden ateş çıktı da yerin temellerini yaktı ve günahkârları saman gibi tutuşturdu. 24*‘Vay günah işleyenlere ve buyruklarımı gözetmeyenlere!’ diyor yüce Rab. Ben onlara bağışlamam. 25*Ey oğullar! Kötülükten vaz geçin ve kutsal yerimi kirletmeyin. 26*Çünkü yüce Rab kendine günah edenleri hep biliyor. Bu yüzden onların ölümlerine göz yumdu. 27*Ve tüm yeryüzüne belalar geldi ki siz onlarda olasınız. Çünkü yüce Allah siz O’na günah ettiğiniz için sizi kurtarmayacaktır. 28*İşte O’nun görünüşü görkemlidir ve O’nun yüzü doğudan geliyor. 29*Evet çöl arabalarının milletleri, birçok arabalarla çıkacaklar ve onların kalabalığı yeryüzüne rüzgâr gibi getirilecek. Şöyle ki onları işitenler hep korkup titreyecek. 30*Bu yüzden Kirmanlılar(+) öfkeden delirerek, ormandan domuzlar gibi çıkacaklar ve büyük askerle gelip üzerlerine cenge duracaklar ki, Asur ülkesinin bir bölüğünü yok etsinler. 31*Bundan sonra çölde yaşayanlar kendi oluşumlarını anımsayıp güçlenecekler ve sözleşerek onları kovalamak için büyük askerle dönecekler. 32*Onlar da onların askerlerinden bozulup yenilecekler ve dönüp kaçacaklar. 33*Asur ülkesinden saldırgan bir kişi gelip onları kuşatacak ve onlardan birini bozup onların askerlerinde korkulu titreyiş ve kralları üzerine çekişmeler olacaktır. 34*İşte doğudan ve kuzeyden ta güneye dek bulutlar geliyorlar ki, görünüşleri çok korkunç, gazapla dolu ve hareketlidir. 35*Birbirleriyle çarpışacaklar. Yeryüzüne birçok yıldızları ve onların yıldızlarını da düşürecekler. Kılıçtan dökülmüş kan tâ karnına dek hem insan insan tersi develerin kulaklarına dek erecek. 36*Yeryüzünde büyük korkuyla titreme olacak. O öfkeyi görenler ürkecekler ve onları dehşet kaplayacak. 37*Ondan sonra kuzeyden(6) ve güneyden büyük bir ürperti ki batıdan harekete geçsinler. 38*Rabbin kendi öfkesine uyardığı bulutu çatlatmak için doğudan şiddetli rüzgârlar çıkacak ve doğuyla batı rüzgârını korkutan yıldız bozulacak.
2)İş.19/2,Hag.2/22,Luk.21/10, (3)Zek.14/13, (4)Sef.3/8,(5)İş.34/2,(6)Yer.6/22,(+): Eski bir ihtilalci, başkaldırıcı kabile.
39*Öfkeyle dolu büyük ve güçlü bulutlar kalkıp harekete geçecek; tüm yeryüzünü ve orda yaşayanları korkutacak. 40*Her büyük ve yüksek yer üzerine kaçışmak için sağanaklar; ateş, dolu ve uçuşan kılıçlarla büyük sular(1) dökecek. O denli ki bozkırlar ve çaylar onların doluluğu ile dolacak. 41*Şehirleri, surları, dağları, tepeleri, ormanların ağaçlarını, çayırların otluğunu ve tarlaların tahıllarını(2) yıksınlar. 42*Ondan sonra sürekli bir akın ile ta Babil’e dek geçecekler ve onu silecekler. 43*Onu toplanıp kuşatacaklar; üzerine kendi dehşetini ve öfkesini dökecekler. Toz ve duman göğe dek çıkacak; tüm çevresindekiler onun için yas çekecekler. 44*İçinde kalanlar da onu yıkanlara kölelik edecektir. 45*Ve sen ey Asya! Ki, ümitte ve huzurun görkeminde, Babil’in bir eşisin. 46*Vay sana ey miskin! Ona benzedin ve kızlarını seninle daima zamparalık etmeyi seven aşıklarınla birleştirip, övgüyle fahişeliği süsledin. 47*Sen onu ki, tüm işlerinde ve icatlarında kötüydün; taklit ettin. 48*Bu yüzden yüce Rab der ki: - Ben üzerlerine belalar, ölümler göndereyim. Dulluğu, yoksulluğu, kıtlığı, kılıcı ve vebayı ki, evlerini müthiş ölümle yok etsinler. 49*Ve üzerine bırakılacağı zaman gelince; gücünün onuru çiçek gibi solsun. 50*Üzgün, acı içinde, düşkün bir kadın gibi olasın ki, hiç bir kadına böyle olmamıştır. Güçlülerle senin aşıkların bile sana dokunmasınlar. 51*Ben bu kadar gayretle sana böyle mi yapacaktım? Diyor yüce Rab. Eğer sen her zaman ellerini vurmak için kaldırıp yöneticilerimi öldürmemiş olsaydın; 52*Ve sevinçli olduğun zaman, onların ölümünde yüzünün güzelliğini bize dememiş olaydın ki; 53*Ahlâksızlığmın mükâfatı koynundadır; onun için cezanı alasın. 54*Sen yöneticilerime nasıl yaptıysan (diyor yüce Rab) seni de böyle belaya uğratacaklar. 55*Oğulların açlıktan ölsünler, sen de kılıçtan düşesin. Şehirlerin yıkılsın ve senin tüm bozkırlarda yaşayanların kılıca yem olsun. 56*Dağlarda olanlar da açlıktan ölsünler: Ekmek açlığından, suyun susuzluğundan kendi etlerini yesinler ve kendi kanlarını içsinler. 57*Denize giresin ey kutsuz! Ama yine belalar çekesin. 58*Çünkü geçerken yıkık kente uğrasınlar ve ülkenin bir bölüğünü yıksınlar ve görkeminin bir payını bozup gene yıkılmış olan Babil’in(3) üstüne el sallasınlar. 59*Sen de yıkıldığın zaman onlara ustubi(*) yerine olasın. Ama onlar ise sana ateş gibi olsunlar. 60*Seni, şehirlerini, vilayetini ve dağlarını yaksınlar. Tüm ormanların ve meyvedar ağacın ateşte yansın. 61*Oğullarını sürgün etsinler, gelirlerini yağmalasınlar ve yüzünün güzelliğini bozsunlar.

(1)İş.17/12(/nsan toplulukları), (2)İş.7/20, (3)İş. 13/19, Vah.18/21, (*): Yanıcı madde.
16.Bölüm: 1)Babil, Asya, Mısır ve Suriye için kararlar ve çeşitli temalar işleniyor, 75-78)Yargı ve ceza.
1*Vay(1) sana ey Babil ve Asya; vay sana Mısır ve Suriye! 2*Çuvallar ve çullar kuşanın. Oğullarınıza ağlayıp yas çekin. Çünkü kırgınınız yakındır. 3*Üzerinize kılıç gönderildi onu kim döndürebilir? 4*Üzerinize ateş salındı onu kim söndürebilir? 5*Üzerinize belalar gönderildi onları kim çevirebilir? 6*Bir kimse ormanda aç aslanı durdurmaya veya keten çöpü samanında ateşi yanmaya başladığı zaman kim söndürebilir? 7*Güçlü bir okçudan atılmış oku geriye kimse döndürebilir mi? 8*‘Her şeye gücü yeten Rabb’ belalar(2) gönderse onları kim engelleyebilir? 9*O’nun öfkesinden ateş çıksa onu kim söndürebilir? 10*Yıldırsa kim korkmaz, gürlese kim şaşmaz? 11*Yüce Rab tehdid etse O’nun yüzünden kim kırılmaz? 12*Yer ve onun temelleri titriyor, deniz ve onun dalgaları dibinden kımıldıyor. Balıklar, Rab’bin önünden ve gücünün görkeminden karmakarışık oluyor. 13*Çünkü O’nun yay çeken sağ kolu güçlüdür, O’nun attığı oklar(3) sivridir ve dünyanın sonuna atılmaya başlandığı zaman eksilmezler.

(1)İş. 19/22-25, (2)İş. 14/27, Bak Ams.3/8-9, (3)Zek.9/14, Hab.3/9.
14*İşte belalar gönderildi de yeryüzüne gelmeyince geri dönmezler. 15* Ateş tutuşur ve dünyanın temellerini tam yakmayınca sönmez. 16*Nasıl ki güçle okçudan atılmış ok geri dönmezse; yeryüzüne gönderilecek belalar da böyle geri dönmezler. 17*Vay bana, vay bana! Beni o günlerde kim kurtarır? 18*Acıların başında çok iniltiler olsun, kıtlığın başında çok ölümler olsun. Cengin başlangıcında krallar korksun ve belaların başlangıcında tümü titresin. 19*Bu belalar gelince ne yapayım? 20*İşte kuraklık, hastalık, kötülük ve darlık; iyileştirmek için kırbaç gibi gönderildiler. 21*Gene de insanlar bu gibi şeylerle kendi yaramazlıklarından tövbe etmediler ve o kırbaçları daima anmadılar. 22*Bak yeryüzünde tahıl ucuz oluyor. Şöyle ki, insanlar kendilerine esenlik ve huzur gönderildiğini sanacaklar. Ama o zaman belalar, kılıç kıtlık ve büyük kargaşa filizlenecek. 23*Çünkü dünyada yaşayanların çoğu açlıktan ölecek ve diğer açlıktan kurtulanları kılıç(1) yok edecek. 24*Ölüler tezek gibi ıssız yerlere atılacak ve merhamet eden kimse bulunmayacak. Çünkü yer viran bırakılacak ve şehirler yıkılacak. 25*Yeri süren ve içine ekin eken hiç kimse kalmayacak. 26*Ağaçlar meyvelerini çıkaracak; ama onları kim toplasın? 27*Üzüm olacak; ama onu kim sıksın? Çünkü tüm yeryüzünde büyük yıkım olacak. 28*Bir kimse başka birini görmeyi ve onun sesini işitmeyi özleyecek. 29*Çünkü bir şehirden on ve bir kasabadan ancak iki adam kalacak ki; sık ormanlarda, kaya yarıklarında gizlenmiş(2) olacaklar. 30*Nasıl ki, bir zeytinlikte, her ağaçta üç dört(3) zeytin tanesi kalmışsa; 31*Veya bozulmuş bir bağda bağ bozucular bazı salkımları alıkorlarsa; 32*Aynen öyle o günlerde evleri kılıçla araştırılanlardan ancak üç dört kişi kalacak. 33*Ama yeryüzü yıkıntı olacak, tarlalar eskiyecek; tüm yollar ve patikalar dikenlerle dolacak. Çünkü insanlar oralardan geçmeyeceklerdir. 34*Kızların sevgilisi olmadığı, kadınların kocaları olmadığı ve onların kızlarına kurtuluş olmadığı için yas çekecekler. 35*Sevgilileri savaşta öldürülmüşler ve kocaları açlıktan kırılmışlar. 36*Ama siz ey Rabbin kulları! Bu şeyleri işitin ve onları anlayın.’ 37*İşte yüce Rabbin sözü onu kabul edin ve yüce Rabbin onlar için söylediği o ilahlara inanmayın. 38*İşte belalar yaklaşıyorlar ve gecikmiyorlar. 39*Bir hamile kadın doğuracağı zaman (nasıl ki, bebeğini dokuzuncu ayda doğuracağı saat yaklaşırken) iki üç saatten önce karın ağrıları çekmeye başlar ve bebek rahimden çıkıp bir an bile gecikmezse; 40*Böylece yeryüzüne belalar gelmeye gecikmeyecekler. Dünya inleyecek ve onu her taraftan sancılar tutacak. 41*Ey halkım! Bu sözleri dinleyin, hazır olun ve belalarda dünyanın misafirleri gibi olun. 42*Satan kaçkın gibi olsun, satın alan da kaybedecek gibi olsun. 43*Tüccarlık eden yarar sağlamayacak gibi olsun. Yapı yapan kendi yapısında oturamayacak gibi olsun. 44*Ekin eken biçemeyecek gibi olsun, bağı bozan bağ bozamayacak gibi olsun. 45*Evlenenler çocukları olamayacak gibi olsun ve evlenmeyenler dullar gibi olsunlar. 46*Çünkü emek verenler sevmeye emek veriyor. 47*Ama onların ürünlerini yabancılar toplayacak, mallarını yağmalayacak, evlerini yıkacaklar ve çocuklarını sürgün edecekler. Çünkü çocuklarını esirlik ve kıtlık için doğuracaklar. 48*Kandırarak tüccarlık edenler, ne kadar çok şehirlerini, evlerini, mülklerini ve bedenlerini donattırlarsa; 49*O kadar çok çabayla onların günahları için hakkından geleyim der yüce Rab. 50*Nasıl ki namuslu ve çok temiz bir kadın fahişeyi sevmezse; 51*Böylece adalet(4) kötülük bezendiği zaman sevmez ve yeryüzüne her suçu arayan ‘Öç alıcı’ geldiğinde ondan yüzyüze yakınacaktır. 52*Bu yüzden ona ve onun işlerine uymayın. 53*Az bir zaman içinde kötülük yeryüzünden kalkacak ve adalet sizde egemen olacak. 54*Günahkâr günah etmedim demesin! Çünkü her kim Rabbin ve O’nun görkeminin önünde ‘Ben suç yapmadım!’ derse; kendi başında ateş korlarını yakar.

(1)İş.3/25,13/15,(2)Vah.6/15,(3)İş.17/6,(4)İş. 30/18(Bak "Yehovah adalet Allahındır",
55*İşte yüce Rab insanın bütün işlerini, tasarılarını, düşüncelerini ve yüreğini biliyor. 56*Çünkü ‘yer olsun’ dediği gibi yer oldu ve ‘gök olsun’ dediği gibi de gök oldu. 57*Yıldızlar da O’nun sözüyle yerleştiler ve onların sayısını biliyor. 58*Derinlikleri ve onun hazînelerini araştıran O’dur. Denizi ve içinde var olanı kim ölçtü? 59*Denizi suların ortasında kapadı ve kendi sözüyle sular üzerine yeri astı. 60*Göğü yay gibi yaptı ve onu suların üzerine yerleştirdi. 61*Çölde su kaynaklarını ve dağların başlarında göller yaptı ki yeri sulamak için yüksek kayalardan ırmaklar akıtsın. 62*Adem’i yoktan var etti. Ona gövdenin ortasında kalbi koydu ki, ona yaşam soluğu(1) akıl ve ‘Her Şeye Gücü Yeten’ Allah'ın ruhunu verdi. 63*Her şeyi yaptı ve yerin gizli yerlerinde olan şeyleri hep inceler. 64*O sizin tasarılarınızı ve yüreğinizdeki düşünceleri biliyor. Günah edersiniz ve günahlarınızı örtbas(2) edersiniz. 65*Bu yüzden yüce Rab, tüm işlerinizin kökenine erdikten sonra tümünüzü utandırır. 66*Günahlarınız insanların önünde apaçık ve yaramazlıklarınız o günde şikayetçiler gibi açıklandığı zaman şaşırasınız. 67*Ne yapacaksınız? Günahlarınızı yüce Allah’ın ve meleklerinin önünde(+) nasıl gizleyebilirsiniz? 68*İşte yüce Allah yargıçtır. O’ndan korkun, günahlarınızdan vazgeçin, yaramazlık yapmayı sonsuza dek unutun ki, yüce Allah sizi kurtarsın ve sizi her kötülükten çıkarsın. 69*Çünkü işte büyük bir kalabalığın alevi üzerinize tutuşur ki, sizden bazısını kavrasın ve putlara kurban olunmuş şeylerden yuttursun(3). 70*Onlara razı olanlar; onlara alay, utanç ve eziliş için olsunlar. 71*Çünkü orada burada ve yakın şehirlerde Rabten korkanlar üzerine büyük hareketler olacak. 72*Düşmanları kuduz gibi olup kimseye bağışlamayacak. İlle Allah’tan korkanları yağmalayıp, bozup darmadağın edecekler. 73*Çünkü onların mallarını yıkıp yağmalayacak ve kendi evlerinden kovacaktır. 74*O zaman yöneticilerimin ateşle saflaştırılmış altın gibi sınavı belli olsun. 75*Rab diyor ki: - Dinleyin ey sevgililer! İşte sıkıntı günleri yakındır. Ama ben sizi kurtaracağım, korkmayın ve şaşmayın! Çünkü yüce Allah başkanınızdır. 76*Siz de buyruklarımı ve kesin emirlerimi gözetirseniz, diyor yüce Rab. Bakın günahlarınız sizi sarmasın ve kötülükleriniz üstünüze çıkmasın. 77*Vay onlara ki, kendi günahlarından daralmış ve kendi yaramazlıkları ile kaplanmışlardır. 78* Şu tarla gibi ki, çalı çırpı ile dolmuş ve yolu dikenlerden tıkanmış olup (şöyle ki, bir adım geçemeyecek kadar) işte yakılmak için nasıl bırakılmışsa, onlar da böyle olacaklar(4).

(1)Eyüp33/4, (2)Luk.16/15, (+): Bak Yak. Mek.15. Ayet, (3)Bak Yer. Mek.73.Ayet, (4)I.Petr.4/17.

   
 
alt_banner