ust_banner

sol_blok

ANA SAYFA
 
KURAN-I KERİM

HADİSLER
İNCELEME - ARAŞTIRMA
GÜNDEM YAZILAR
BAŞKA HAKİKATLER
MİFTAHU'L-CENNEH
(Cennetin Anahtarı)
<< Tamamını Oku >>
 
EKÜMENİK KUTSAL KİTAP
<< Tamamını Oku >>

Apokrif Kitaplar

Kitab-ı Mukaddes
 
Linkler
İletişim

"(Resûlüm) de ki:
Ey Ehl-i Kitap!
(Yahudi ve Hıristiyanlar!) Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyiniz." (Âl-i İmran S., 64)

EVRİM FELSEFESİ ve MAYMUNCULUK EFSANESİ

"Canlıların sahip olduğu gözleri düşünmek, beni bu teoriden tamamen soğuttu." (C. Darwin / 3 Nisan 1860'da Asa Gray'e yazdığı mektuptan)

***

Putlaştırılan akıl ve bilim, bazen; "bilimcilik" adına, hat­ta inadına gülünç hatalar işlemeyi şeref saymıştır.

Bilimciler bu bağlamda başarılı komedileri(!) 19. yy'da ser­gilemeğe başlamışlardır. Lamarck (1744-1829) 'ın ortaya at­tı­ğı, Charles Darwin (1809-1882) 'in biraz değiştirip ge­liş­tir­di­ği "Dönüşümcülük" senaryosu, konu ile ilgili en başarılı ko­me­di türüdür(!)...

Charles Lyell (1797-1875) ve Thomas R. Malthus (1766-1834) 'dan da büyük ölçüde etkilenen Charles Darwin , insanın maymundan evrimleşerek oluştuğu teorisini ortaya atmıştır. Ev­rim(evolusyon) felsefesi içinde en çok dikkati çeken ve tar­tı­şı­lan, bu görüş olmuştur. Çünkü bu, doğrudan doğruya da­i­ma aslını merak eden insana yönelik bir meseledir.

Biz, gelişen bilimin karşısında iflas eden bir teoriyi yeniden gündeme getirip batıl yönlerini inceden inceye tetkik edecek değiliz. Bu konuda zaten nice eserler ve nice raporlar yayımlanmıştır. Bizim yapmak istediğimiz; kısa bir hatırlatma ve evrimcilikle neler yapılmak istendiğini ifşa et­mek; gerçeklere bir kapı aralamaktır...

Evrimi Çürüten Görüş

Bakınız; ABD 'deki "Yaradılış Enstitüsü" Genel Başkanı Prof. Dr. Duane T. Gish evrim hakkında ne diyor:

"Evrimciler, bütün canlıların tek bir hücrenin zamanla de­ğiş­me­si sonucunda meydana geldiğini ileri sürerler. Bu tek hücrenin de cansız maddelerden teşekkül ettiği iddia edilir. Bu iddia için, mevcut fosiller ortaya konarak birçok ara formların bulunduğu gösterilmelidir. Aksi halde bu görüşün ilmi olduğu kabul edilemez. Hal­buki mevcut fosiller, bir yaratıcının varlığını kabul eden dü­şünceyi tasdik eder mahiyettedir. Basit bir canlıdan yüksek ya­pı­lı organizmaya doğru gelişmeyi gösteren hiçbir fosil delili yoktur. Çünkü kompleks hayat birdenbire ortaya çıkmıştır. Şayet evrim doğ­ru ise, bugün yaşayan organizmalarda bu devreleri niçin görmüyoruz? Yeni yapıların ve yeni organların ortaya çıkması gerekmez miydi?" (Have You Been Brain Washed: Beyniniz Yıkandı mı, Çev.: Doç.­ Dr. ­Adem Tatlı, sh;10,11,17)

Evrimcilerin bir dayanağı da şudur: Çeşitli canlılar, kromozom üzerindeki genlerin ani değişiklikleriyle (mutasyonlarla) oluşmuştur.

' Revier Text in Biology ' isimli eserde, Hell ve Lesser adlı i­ki bilim adamı; bu görüşü şöylece çürütüyorlar:

"Lamarck'ın teorisi iflas etti. Darwin'in teorisi kabul edilebilir bir­şey değil. De Vries'in teorisi olan mutasyonun ise üzerinde du­rulmağa bile değmez. Zira, hayvanların ve nebatların şekillerini değiştirerek onları bugünkü hale getiren bir mutasyon mu, yoksa çe­şitli mutasyonlar mı; tespit etmek mümkün değil..." (Darwin ve Te­ka­­mül Nazariyesi, Ali Gürbüz, sh:70)

Darwin'in Izah Edemediği Gerçekler

Öte yandan C. Darwin 'Doğal Seleksiyon: Doğal Ayıklama' dan söz ederek; "Hayatta, çevreye en fazla uyabilen ve en güçlü o­lan kalır; güçsüz ölür, silinip gider," diyor. Fakat; Mamut, Di­na­zor gibi dev hayvanların nesli tükenirken daha kuvvetsiz nice canlıların yaşamlarını sürdürdüklerinin izahını ya­pa­mıyor.

Onun diğer bir iddiası: "Yüzlerce sene köpeklerin kuyruğunu kesmeğe devam ederseniz; sonunda evrim gereği kuyruksuz köpek yavruları doğmağa başlar..."

Darwin , bunu söylerken; Müslümanların 15 asırdır ve Ya­hu­­dilerin beşbin yıldır çocuklarını sünnet ettirdikleri halde hala sünnetli çocuklar doğmağa başlamadığını acaba bil­mi­yor muydu? ( Weismann isimli bir doktor, yirmi nesil boyunca fa­re­lerin kuyruğunu kesmiş; buna rağmen, 21. nesil olarak doğan fa­renin kuyruğu aynen öncekiler kadar büyümüştür.)

Darwin , "Insandaki körbağırsak lüzumsuzdur; insanın, sığır ol­­duğu devirde sahip bulunduğu işkembenin bir kalıntısıdır. Za­manla tamamen yok olup gidecektir," derken; bugün hala körbağırsağın aynen yaşadığını ve hazmı kolaylaştırmak hu­su­sunda çok önemli yararlar sağladığını nereden bilecekti?!.

Insana Yapılan Büyük Hakaret

C. Darwin , evrim felsefesini ortaya atarken en büyük ha­ka­reti eşref-i mahlukât olan 'insan'a yapmıştır. Çok kısır ve mesnetsiz benzetmelerle insanın menşeinin maymun ol­du­ğunu söylemesi; bilim adına işlenen en büyük cinayettir!..

Halbuki, benzerlikle akrabalık aynı şeyler değildir. Ya­pı­lan kan muayenelerinde; kurbağa, fare ve yılanın kanla­rı­nın -bilimsel tesbitlere göre- maymununkinden in­sana da­ha yakın olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan; insanla maymun arasındaki benzerlik sadece %8, başkalık ise %92'dir.

Darwin , insanın aslını maymuna dayarken, kendince bir ta­kım deliller de öne sürüyordu: Insanla maymun arasında köprü olan canlılara rastlandığını ve Neandrethal , Java , Pe­kin ; Londra Adamları gibi fosiller bulunduğunu söylü­yor­du. Ciddi ve tarafsız bilimsel incelemeler sonucunda, bu fo­sillerin tamamen uydurma ve yalan olduğunu Prof.Gish, mezkur eserinde, (Evolution: The Fossils Say No: Fosiller Evrime Hayır Di­yor, adlı kitabında) bütün yönleriyle ispatlamıştır. (Kitap, Fo­sil­ler ve Evrim ismiyle Doç. Dr. Adem Tatlı tarafından Türkçeye çev­ril­miş­tir.)

Isterseniz, bu meyanda, ilim dünyasını 40 yıl aldatan Piltdown Adamı hakkında Ingiliz uzmanlarının 25.02.1961 tarihli ' Science News Letter ' mecmuasında yayımlanan kara­rı­nı okuyalım:

"Ilmi araştırmalar neticesi bulunduğu tespit edilen meş­hur sah­te iskeletlerden biri de, Ingiltere'de Sussex 'de bulunan Piltdown Insanı 'dır. O zamanlar, bu kafatasının, beşyüz bin sene evveline ait olduğunu iddia etmişlerdi. Üzerinde bilahere yapılan inceleme­ler, bu kafatasının 500 bin sene evveline ait olmayıp normal bir in­­san kafatası olduğunu; alt çene kemiğinin ise bir maymuna ait ol­duğunu ortaya koydu. Alt çene kemiğinin kromasitli hali içinde bı­rakılarak taşlaşmış bir fosil olduğu kanaatinin uyandırılmağa ça­lışıldığı anlaşıldı."

Şimdi de, evrimci görüşü yerle bir eden şu araştırma ha­be­­rini okuyalım:

"Birbuçuk milyon yaşındaki kafatası, bilimi altüst etti. Kafa­ta­­sını bulan Antropolog James Sceher , insan bilimi konusunda ki­­­tapların değiştirilmesi gerektiğini savunuyor. Birbuçuk milyon yıl önce yaşamış ve 12 yaşında ölmüş olduğu belirlenen çocuğun kafatası, insan nesli hakkındaki tüm eski bilgileri (evrimci bilgileri) yıkınca, dünyanın her tarafından bilim adamları Kenya 'ya akın ederek bu kafatasını inceliyorlar..." (Bkz. Günaydın Ga­zetesi, 24 Ekim 1984 ve diğer yayın organları.)

Dahası; Çad 'da, yedi milyon yıl öncesine ait bir insan ka­fa­tası fosili de bulunmuştur. (Bkz: 12 Temmuz 2002 tarihli yayın or­gan­ları.)

Şu bir gerçek ki; bir canlının tür değiştirdiği ne genel ha­yatta, ne de laboratuvarda görülmüştür. Darwin 'in da­ya­nakları, gözlemlere değil hayali ve farazi teorilere dayanıyor.

Mendel Kanunu Darwin'i Yalanlıyor

Niçin, her çeşit canlı, müstakil ve daimi bir türün deva­mı olmasın?!.. Bertrant , 'Ilmi Bakış' adlı eserinin 34. sahi­fe­sinde; "Darwin yanlış görüşteydi; Mendel'in keşfettiği kanunlar, onu temelinden yıktı," diyor. (Avusturyalı nebatât bilgini olan Mendel , yaptığı bilimsel denemeler sayesinde; kalıtım yoluyla ö­zelliklerin asıldan fer'e geçiş kanununu bulmuştur.)

Ingiliz Ilim Birliği 'nin, 1980 Eylül'ünde Salford 'ta düzenle­diği toplantıda, Swansea Üniversitesi 'nden Prof. Dr. John Du­rant şu gerçeği haykırıyordu:

"Darwin'in, insanın menşei ile ilgili görüşleri modern bir ef­sa­ne olup çıktı. Bu efsane, ilmî ve içtimaî gelişmemize zarardan baş­ka bir şey vermedi. Laik evrim masalları, bilimsel araştırmalar üze­rinde tahrip edici tesir yaptı; tahrifata, lüzumsuz münakaşalara ve ilmin büyük ölçüde suistimallerine yol açtı. Şimdi Darwin'in te­o­­­risi, dikiş yerlerinden patlamış, geriye perişan ve bozuk bir dü­şünce yığını bırakmıştır."

Peki öyleyse; böylesine saçma bir teori niçin ortaya atıl­mış ve bazı çevrelerce hala niçin savunulmaktadır? "Siyon Liderlerinin Protokolleri No: 2" den aktaracağımız şu cümleler, bu sorunun cevabını bulmakta bize kolaylık sağlayacaktır:

"Bizim tertip ettiğimiz Darwinizm'in, Marksizm'in başa­rı­la­rı­nı dikkatle düşünün. Biz Yahudiler için bu direktiflerin, Yahudi ol­mayanların fikirleri üzerinde nasıl bir bölücü etki yaptığını gör­mek herhalde zor olmayacaktır."

Kısaca: Fransa'da kilise hakimiyetine karşı yapılan büyük ihtilalin etkisinde kalmış bir dinsiz olan Ingiliz Yahudisi C. Darwin ;

- Allah yerine, doğayı ilah saymak,

- Insanın eşref-i mahlukat olduğunu unutturup, onu hay­van derekesine düşürmek;

- Dolayısıyla; materyalist, her türlü ahlaki değerlerden u­zak, başıboş ve sorumsuz bir toplum ve dünya kurmak is­te­miş; daha doğrusu, Islam'ın din-dünya ve hayat görüşünü yık­mak istemiştir...

Islam'a/Kur'an'a, yaradılışa ve Yaradan'a koşan insanla­rın yolları üzerine bundan daha aldatıcı ve şaşırtıcı bir işa­ret levhası konamazdı herhalde!..

Kur'ân'ın Fıtrî Mesajından Sapma

Insanlığı Islam'dan/kendi fıtratından koparıp uzaklaş­tır­manın ve çirkin menfaatlerini gerçekleştirmenin kurnaz bir yolu da; Kur'an'ın -ilmin ışığında daha da net an­la­şı­lan- şu mübarek öğretilerini bilimsellik diye inkar etmek ve ettirmekti:

" Iyice düşünürsünüz diye her şeyden de çift yarattık ." (ez-Zariyat, 49)

" Şüphesiz ki; Biz, insanı yapışkan bir çamurdan yarattık ." (Sâffât Sûresi, 11)

" Ey insanlar! Sizi bir tek kişiden(Adem'den) yaratan ve ondan eşini(Havva'yı) yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkunuz ." (en-Nisa, 1)

" Seni evvel bir topraktan, sonra da bir damla sudan ya­ratan ve daha sonra tekrar seni bir insan seviyesine getiren Allah'ı küfürle inkar mı ettin ?!.." (el-Kehf, 37)

" Sizi biz yarattık; hala tasdik etmez misiniz ?" (el-Vâkıa, 57)

Her zerrede Allah'la buluşan çağdaş bilim; insanın en kü­çük yapıtaşı hücrelerinin birtakım sırlarını keşfettikten sonra artık şu gerçeği haykırmaktadır: "Her şeyi yaratan Al­lah, insanı topraktan yaratmış ve topraktan yaratmağa de­vam etmektedir..."

Ne var ki; maymunlaşma ve soysuzlaşma sevdalılarının bu gerçeği kabullenmesi zordur. Çünkü bu, bir iman meselesidir. Iman ise, herkese nasip olmayan bir nimettir...I­man, insanı insan eden ilahi bir lütuftur.

Insanı, ancak insan olabilenler anlayabilir. Gerçek ilim ve irfan sahipleri olan insan-ı kamiller ise, insanlığı kemal zirvesine çıkarmakla görevli zirve şahsiyetlerdir.

 

 
alt_banner