ust_banner

sol_blok

ANA SAYFA
 
KURAN-I KERİM

HADİSLER
İNCELEME - ARAŞTIRMA
GÜNDEM YAZILAR
BAŞKA HAKİKATLER
MİFTAHU'L-CENNEH
(Cennetin Anahtarı)
<< Tamamını Oku >>
 
EKÜMENİK KUTSAL KİTAP
<< Tamamını Oku >>

Apokrif Kitaplar

Kitab-ı Mukaddes
 
Linkler
İletişim

"(Resûlüm) de ki:
Ey Ehl-i Kitap!
(Yahudi ve Hıristiyanlar!) Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyiniz." (Âl-i İmran S., 64)

YARATILIŞ ÜZERİNE

" Şüphesiz ki, insanı en güzel biçimde yarattık ." (et-Tîn, 4)

***

Bizi başka şekil ve biçimlerde de yaratabilirdi...Veya şe­kilden şekile, türden türe de dönüştürebilirdi...Ancak Yara­dan, bizleri "insan" olarak yaratmayı murad etmiş ve mah­lu­­katın en şereflisi olarak " en güzel kıvamda " halk etmiştir.

Bu güzellik ve mükemmellik, insanın hem maddesinde hem de manasında belirgin olarak görülüp hissedilmektedir.

Böyle mükemmel olan insanın aslını evrim komedisine dayandırıp maymundan başlatmak onun şerefine hiç de uygun düşmemektedir. Bu suçu işleyenler, gaflet ve ihanetle yoğrulmuş bir sapıklık içerisindedirler.

Halbuki; çağdaş bilim ve akl-ı selim, modası geçmiş evolusyon teorisinin aldatıcı yaldızlı maskesini sıyırıp atmış; şimdi görenleri çatlatan gülünç çirkin ve sırıtan asıl yüz ortaya çıkmıştır!..

Insanlık, senelerce oyalanmamalıydı bilim adına oy­na­tı­lan bu yalan ve ütobik filmle!..Fakat, her çağda insanlığı ba­tıl felsefelerine alet etmenin tuzaklarını kurup nice zavallıları yakalamış Siyonizmin çağdaş tuzaklarından biriydi bu...Islam'ın en büyük ve en korkunç düşmanı Yahudi, bu ku­runtusuyla Islam akaidini ve Müslümanlar arasındaki tev­hi­di bozabileceğini sanmıştır. Bu iş için C. Darwin büyük fedakarlıkla bulunmuş dinsizliğe bile razı olmuştu. Ve Batı'­da bazı çevreler; kendilerini hayvan derekesine in­di­ren Dar­win'in bu gülünç varsayımını sırf kiliseye karşı oldukları için desteklemişlerdi.

Bütün bunlara rağmen, tüm çağlara hitab eden Islam'ın vahye dayalı yüce öğretileri, çağımızda da dipdiri ve taptaze yaşamaya devam etmektedir.

Çağımız insanı, Islam inancı ve ahkamından kopmuş ol­manın acısıyla kıvranmakta; aynı çağın bilim-teknik ve sanatta ünlüleri ve önderleri ise Islam'a ve Kur'an'a şeksiz iman edip teslim olmakla çağdaş sancılarından kurtulup huzur bulmaktadırlar. Işte; M. Bucaille , R. Garaudy ve Cat Stevens(Yusuf Islam) ...bu talihlilerden bazılarıdır.

Bunlar sıradan insanlar ve körükörüne Müslüman ol­muş kişiler değildir. Ilim deryasında ustaca yüzüş ve derinleşmeleri, onları bu deryanın aradıkları incisiyle(Kur'an'la) buluşturmuş ve yıllarca özlediği sevgilisine kavuşurcasına onunla sarmaş dolaş etmiştir. Bakınız; Prof. Dr. Maurice Bu­caille 'nin " La Bible le Coran et la Science " isimli meşhur eserindeki şu haklı itirafına:

"Kur'an ile bilim arasında ortak tarafların bulunması, ilk ba­kışta insanı hayrette bırakır. Zira, bu ikisi arasında uyuşmazlık değil, uyum vardır? Onda her şey, insanlar tarafından kolayca an­laşılabilecek sade bir dille ve çok sonraları keşfedilecek bilgilere son derece uygun olarak ifade edilir."

Modern bilim, canlıların menşei ve insanın oluşumu ko­nusunda da Kur'an'ın hükmüne uygunluk sağlamak şerefi­ne nail olmuştur.

Bir "tür" ün hiçbir zaman başka bir türe dönüşemeyece­ği­nin bilimce de anlaşılması; her türün ancak yine kendi cinslerinden türediğini açığa çıkararak, " Iyice düşü­nür­sü­nüz diye her şeyden de çift yarattık ," (ez-Zâriyât, 49) hükmünü tefsir ve te'kid etmiştir. Bu durum da; dolayısıyla akıl sahiplerini, insanın menşeinin Hz.Âdem ve Hz.Havva çiftine da­yan­­dığı gerçeğine götürmüştür...Zaten Cenab-ı Allah, bu durumu bizlere Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan'da asırlar önce bil­dirmemiş miydi?:

" Ey insanlar! Biz, sizi bir erkek ve bir dişiden(Hz.Adem ve Havva'dan) yarattık .." (el-Hucrat, 13)

Hz.Âdem; ilk insan, bir peygamber ve insanlığın atası. Allah Rasûlü, Veda Haccı Hutbelerinde bu gerçeği şöyle tebliğ buyuruyor:

"Insanlar! Rabbiniz birdir; babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız. Âdem ise, topraktandır."

Bu hadis-i şerifte de işaret buyurulan, -çoklarının kavramakta güçlük çektiği- bir husus daha var: Hz.Adem'in top­raktan yaratılması...

" Sizi, topraktan O yarattı ," (el-En'âm, 2) ; " O, insanı, testi gi­bi yanmış kuru balçıktan yarattı ," (er-Rahman, 14) gibi ayet-i kerimelerde de, insanın topraktan yaratıldığı haber veril­mekte ve ilk insanın menşei en açık bir şekilde beyan buyurulmaktadır.

Bu meseleyi kavramanın da, aslında büyük bir zorluğu yoktur. Zira bu hakikat; bilime ve selim akla tam bir uygunluk arzetmektedir. Bu konuda Anthropology(Antropoloji) il­mine kulak vermeliyiz:

"Modern ilim; insan vücudunun, yeryüzünün ihtiva ettiği, e­le­mentleri kendisinde topladığını ispat etmiştir. Toprağın taşıdığı elementler şunlardır: Karbon, oksijen, hidrojen, kükürt, azot, kal­si­­yum, potasyum, sodyum, klor magnezyum, demir, manganez, bakır, iyot, florin, kobalt, çinko, silisyum ve alüminyum...Toprağı meydana getiren bu elementlerden, insanda da değişik oranlarda yer aldığını görmekteyiz." (Prof. Seyyid Kutup, Fî-Zilâli'l-Kur'ân, c.7, cüz: 27, sh.117)

Yani; "Bizler arzın birer parçasıyız." (Cevherî, el-Cevâhir)

Ilk insan için de durum aynıdır...

Şüpheye mahal vermeyecek biçimde anlaşılan odur ki; ilk insan topraktan yaratılmış ve Âdem'in çocukları topraktan yaratılmaya devam etmektedir. Çünkü; " Sonra O'nun (Âdem'in) zürriyetini hakir bir sudan hasıl olan bir nutfeden(meniden) yarattı ," (es-Secde, 8) şeklinde ifade buyurulan ve insanın oluşup çoğalmasına neden olan nutfenin aslı yi­ne topraktan alınan gıdalardan başkası değildir.

Modern bilimlerle Kur'an'ın her konuda tam bir uygunluk içerisinde olduğunu kavrayabilmek bugün artık zor de­ğildir. Daha doğrusu; tecrübeler, modern bilimin Kur'an'a yaklaştığı ölçüde doğruluk payı kazandığını kanıtlamıştır. Bu bağlamda, tesbit ettiği hakikati değerli düşünür ve araş­tır­macı bilim adamı Roger Garaudy(Reca Carudi) haklı o­la­rak şöyle haykırıyor:

"Ne Islamiyetle ilmin, ne de vahiyle mantığın arasında bir ay­kı­rılık yoktur. Ilmi engelleyenler, soysuzlaşmış bilimcilerdir..."

Mikro âlemden makro âleme kadar bütün bir kainatın şaş­maz düzenini elinde bulunduran Rabbü'l-Âlemîn'in her­şe­ye kâdir olduğundan şüphesi olmayanlar için; -anlaşılabilen yanlarıyla izah etmeğe çalıştığımız- yaradılışın hakikatini ve esrarını anlayabilmek, bu anlatılanlardan daha da kolaydır kuşkusuz. Asıl mesele; insanın nasıl ve hangi maddeden yaratıldığı meselesi değil, niçin yaratıldığı meselesidir...Bu anlayışla hareket etmek, kendimizi ve hayatı tanıma konu­sun­da gerçeğe ulaştırıcı en sağlam yoldur.

Düşünce, inanç ve yaşamda Sonsuz Kudret'e hakkıyla teslim olmak için daha ne kadar bekleyeceğiz?..

Kendini bilmezlerin safsatalarını tepip Hakk'ın şaşmaz kanunlarına yönelmenin çoktan geçen zamanını, daha ne kadar?..

Bizi, yaradılışın ve Yaradan'ın sırlarına erdirecek bir in­san-ı kamilin eline eteğine sarılmanın bilincine kavuşmak için daha ne kadar kendimizi aldatmaya devam edeceğiz?..

Basiret sahibi kamil bir mü'min olmanın, " kurtuluşa e­renler " sınıfına dahil olmanın yolu buradan geçer. Insanın hedefi bu olmalıdır.

Yoksa; insanlık aradığını bulamadan aldanmış ve al­da­tılmış olarak "gidilen yere" eli boş ve pişman gidecektir...

Muradımıza maksudumuza eremeden şu fâni âlemi terk edip gidersek:

'Hayıf bize, yazık bize, vah bize!'
 
alt_banner